10 Ocak 2014

Indie'yi Onlardan Öğrendim: Arctic Monkeys

Gözde Sarıhan
Indie May Kill

Britanya'nın benim müzik arşivimde çok özel yeri var: Radiohead, The Smiths, Queen, Coldplay, Travis, Muse vs vs. Fakat Britanya deyince ilk olarak aklıma gelen üç isim var. Kafamdaki İngiltere'yi Büyük Britanya'yı bu üç isim oluşturuyor. Hiç gitmedim evet, ama onların müzikleri sayesinde tüm caddelerini tüm trafik ışıklarını bile biliyorum. Öyle bir etkileri var bende. Kim olduklarını artık söylememi ister gibi duruyorsunuz. The Beatles, Oasis ve Arctic Monkeys. Öyle ki bu üç grubun müziklerini de hep birbirine benzetir, birbirleri arasında çeşitli ilişkiler kurarım. Gerçekten de mevcut o ilişkiler: Liam Gallagher -Oasis'in solisti- kendi grubunun The Beatles'i müzikleriyle bine katlayacaklarını açıklamıştı eskiden, biz o derece iyiyiz bu böcekler de kim dercesine. Arctic Monkeys'in solisti Alex Turner'ın da yine bir Oasis hayranı oluşu Google'ın bir yerlerinden sürekli Liam ile fotoğrafları fırlamakta. Gerçi tipleri de benzemekte bu grupların. Ve ilginçtir hepsi bir neslin çılgınlarcasına dinlediği gruplar olmuştur. The Beatles'ı bilmeyen zaten yoktur ama Oasis'in o piyano girişli 'Stop Crying Your Heart Out'u da bir o kadar bilinir. Arctic Monkeys ise yıldızı 2005'ten bu yana parlamaya başlayan ve her geçen gün daha da parlaklaşan yeni nesil Beatles, yeni nesil Oasis.

                                                                        (Soldan sağa; The Beatles, Oasis, Arctic Monkeys)

Kuruluşu 2002- High Green İngiltere olan Arctic Monkeys'in dünya müziğinde patlaması bizim lise yıllarımıza gelmekle beraber beni de zamanında içine hüp diye çeken bir web sitesi sayesinde oluyor. MySpace. İşte Arctic Monkeys de MySpace'in müzik kısmından çıkan ilk isimlerden biri. Gerçi ben Arctic Monkeys'i ilk albümleri olan Whatever People Say I Am, That's What I'm Not ile değil de ikinci albümleri Favourite Worst Nightmare'den çıkan single'ı Brianstorm ile tanıdım. Ama onları tanımamı sağlayan da yine MySpace idi. Sonrasında çıkan diğer müzik paylaşım siteleri yüzünden popülaritesini kaybetse de hayatımıza Arctic Monkeys'i soktuğu için saygıyla selamlamamız gerek bir site kendisi.

Brianstorm demişken klibinden bahsetmeden geçemem. Benim şu azıcık hayatımda unutmadığım birkaç klipten biri. Videodaki tüm hareketleri yapmak istemenize sebep olacak bir Brianstorm'un klibi. Üstelik inanılmaz canlı, acayip dinamik, olağanüstü ritmik bir şarkısı kendisi. Bu yazıyı hazırlamak için Arctic arşivime daldım; sürekli başa alıp evin içinde saçımı başımı kıçımı oradan oraya savurarak dinledim bu şarkıyı. İlk göz ağrılarının hep farklı bir yeri olur ya işte Brianstorm da benim için öyle. Çılgın bir şekilde akan müziğe aynı çılgınlıkta karşılık vererek dans eden kadınların klibi: Brianstorm. (Eklemem gerek bu şarkı Guitar Hero'da da var ve bayağı bayağı zorluyor. Bir deneyin derim.)  



Brianstorm ikinci albümlerinin çıkış parçası olunca fırsattan istifade hemen dönüp eski albümünü de dinlemiştim. Albümün ismi zaten uzunluğuyla göz dolduruyor. Albümün şarkılarının başlıkları da albümün ismiyle müsemma. You Probably Couldn't See for The Lights but You Were Staring Straight At Me isimli bir parça var albümde. Albümde en sevdiğiniz şarkı olursa birine tavsiye etmeniz im-kan-sız. Albümün diğer şarkılarının isimleri bu kadar uzun değil ama çok da kısa değiller. Mesela benim bu albümde en sevdiğim şarkı gibi. I Bet You Look Good on The Dancefloor. Adamlar dans ettirecek illa ki bu şarkı da Brianstorm gibi eğlenceli mi eğlenceli. (Ya da tam tersi, çünkü bu şarkı daha önce yayınlandı.)


Yine The Beatles'dan söz edeceğim; Arctic Monkeys benim Beatles'dan sonra gördüğüm ilk gitarı göbekte tutan grup. Zamanında ilginç gelmişti çünkü bizim ergenlik dönemimizdeki tüm rock müzisyenlerinin hatta bizden öncekiler de dahil buna, hepsinin gitarı belde hatta belin daha da aşağısında tutma gibi bir özellikleri vardı. Arctic Monkeys ise bunu aldı klasik rock müzisyenleri gibi karna göbeğe taşıdı. Bana indie'yi tanıtan ve sevdiren grup da Arctic Monkeys olduğundan gitarı göbekte tutmak benim için indie'nin işareti gibi oldu. Sonrasında da dikkat ettim gerçekten indie müzisyenlerin çoğu ve gitar çalan hipsterlarda da benzer şekilde gitarı belin üzerinde tutmayı gözlemledim. Gerçi şimdilerdeki performanslarına bakınca AM de o kadar göbekte tutmuyor gibi duruyor. Belki de başlangıçta ilgi çekmek içindi kim bilir?



Şarkı isimleri, gitar tutuşları gibi Arctic Monkeys'in çok başarılı olduğu bir konu daha var ki albüm kapakları. Benim gördüğüm en güzel albüm kapakları listesine girebilir her albümüyle. Hani öyle çok orijinal çok marjinal şeyler yapmıyorlar ama müziklerini, tarzlarını o kadar güzel yansıtıyor ki bana göre. Özellikle ilk albümlerinin kapağını bayağı seviyorum. Sigara içmeye her ne kadar karşı olsam da albüm kapağındaki sigara içen adam beni bayağı etkilemişti. Gençlikte çekici gelmiş olması mümkün. Rock dinliyor ve seksi bir şekilde sigara içiyor. VAY. Belli bir süre MSN Messenger fotoğrafım olarak kalmıştı bu albüm kapağı.



Kendimi tekrarlamak gibi olsun istemiyorum ama elimde değil, sayın Indie May Kill okuyucuları. Adamlar güzel klipler yapıyor. Üçüncü albümleri Humbug'tan çıkan Crying Lightning de yine en güzel klipler listesinden. Ama sadece klibi değil bu şarkının genelinin hastasıyım. Introsuna ayrı bayılıyorum, solistin şarkıyı söyleyişine ayrı. Gitarı çok iyi kullanan gruplardan biri olduğunu da bu şarkıda özellikle hatırlatıyor Arctic Monkeys bize, gitar sololarıyla özellikle 2.34’teki solosuyla. Gündüzden geceye uzanan klibiyle ise büyülüyor. Indie büyüsü diyorum buna ben. Çok gürültülü gibi gelse de aynı zamanda inanılmaz sade.


Yine araya girerek biraz hem Arctic Monkeys'in hem de solist Alex Turner'ın evriminden bahsedeceğim. İlk albümlerini yayınladıkları 2006 yılında hem biz hem de onlar gencecik insanlardık. Tamam, biz biraz daha gençtik. Mesela ben 14 yaşında bir velet iken Alex 20 yaşında bir delikanlıydı. Şimdi ben 21 olmuş ve Darwin'den hallice bir evrim geçirmişken grubun evrim geçirmemesi söz konusu bile olamaz. Neticede şan, şöhret, para... Niye sürekli Alex Turner'dan bahsediyorsun diyeceksin ama bu kesinlikle grupların en büyük handikabı. Solist her zaman asıl ışığı kapar. (Bunun gerçek olmadığı gruplar var mıdır? Vardır tabi ki ama istisnalar...) Alex'in 20 yaşındaki hali gerçekten inanılmaz, ben o yaşı geçen sene yaşamış olmama rağmen ben hiç öyle değildim. Ama Alex'ciğim bayağı bayağı ergen imiş o zamanlar. Sonraları hatta bu son iki yılda ona bir haller olmuş olacak ki o sümüklü Alex gitmiş yerine bir Rock Tanrısı gelmiş.


(Arctic Monkeys 2006- 2010- 2013 )


Son zamanlarda liste yapmacalı sitelerin yoğunluğuyla beraber o sitelerin çoğunda evrim geçiren rock sanatçılarında Alex Turner'ı bulabilirsin. Ama benim şahsı favorim şöyle olacak ki;

         (John Lennon tişörtünü yerim.)

Alex Turner ve AM bu evrimleri geçirirken ortaya 2013'ün belki de en ama en iyi albümü de ortaya çıkıvermiş. Kısaltmasında kullandığım gibi AM albümün adı. Yok böyle bir albüm. İlk albümlerine göre biraz daha durgun melodiler, daha yoğun vokaller var. Ama tarzından en ufak bir fedakarlık yapmamış, ilk albümlerdeki o taze havayı hala alabiliyorsunuz bu albümde. Albümdeki tüm şarkıları favorim. O derece güzel bir albüm ama tüm albümü buraya koymam olmaz heralde. O derece sıkamam henüz, şunun şurasında daha 1 yıldır beraberiz. O yüzden seçmecelerimi sizlere sunacağım.



Şimdi düşünün. Sevgiliniz size şarkı yazıyor ve diyor ki “I wanna be your vacuum cleaner, breathing in your dust / If you like your coffee hot, let me be your coffee pot / Secrets I have held in my heart are harder to hide than I thought / Maybe I just wanna be yours.”  Bunun üzerine daha ne kadar yorum yapabilirim bilmiyorum. Bir gün bir serenat yapacağınız falan tutarsa bu şarkıyı seçin derim ben. Ben geçenlerde seçtim hatta (Söylemedim aslında iTunes'tan açıverdim.)



Son olarak çılgınlar gibi video klibi çekilsin istediğim şarkı No.1 Party Anthem ile baş başa bırakıyorum. Albümdeki tüm şarkıları çok çok seviyorum ama sanırım bu en en en çok sevdiğim şarkı. Eski bir barda jukebox'tan seçilmiş bir parça hissiyatı veriyor bana. Barda çok az kişi kalmış; bir köşede yaşlı bir amca, başka bir köşede hangisinin evine gidileceğine karar vermeye çalışan bir çift, etrafı toplayan garsonlar barmenler ve bu şarkıyı seçen ben. Müziğin ve alkolün etkisiyle hafiften salınıyor olabilirim.


İçimde kanayan yaradır 2013 Rock'n Coke'unda Arctic Monkeys'i izleyememek; kim bilir bu güzel şarkıları nasıl da güzel yorumlamışlardır canlı performanslarını. Gerçi gelen tepkiler ve sevgili İdil'imin yazdığı yazıya göre de Arctic Monkeys beklentileri tam karşılamamış bu konserde ama umuyorum ki yine de o kadar da kötü değildir durum. Bu AM albümünün konser turnesini kaçırmış olsam da bir sonraki albümün turnesini kaçırmamak için elimden geleni yapacağım.

Umarım Arctic Monkeys'i sevmişsinizdir. Gerçekten dinlenmeyi ve sevilmeyi hak eden bir grup kendisi. Burada paylaştığım şarkılarının sadece birkaçı, unutmayın.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.


Öpüyorum.

2 yorum:

  1. Hoş bir yazı olmuş, eline sağlık.

    YanıtlaSil
  2. party anthemi kesin sona koydu dedim. valla bildim :D :D güzel inceleme genç bayan :)

    YanıtlaSil

.