10 Mart 2014

Fall 2014 Prêt-à-Porter

Bmigo
Fashion May Kill


Moda haftası ardından moda haftasıyla geçen iki ay: Ocak ve Şubat, gerçekten bir ara takip etmesi zor bir hal aldı. Haute Couture şovlarının ardından gelen Sonbahar / Kış Pret-a-Porter şovları yine oldukça çeşitli ve zengin. ''Çok mu meşgulsün? Her gün iki defile bakıver, hayır hobi olarak yap, kafan dağılır!'' diyenlere tamam diyorum. Haklısınız. Baktım, göz-gönül açacak en güzel tasarımları derledim aşağıda.

Aslında bu hafta Oscar ödül töreni kırmızı halısını yazmaktı amacım ancak pazartesi sabahı karşılaştığım sıkıcılıktan ölen kırmızı halı kıyafetleri beni bu isteğimden vazgeçirdi. Saçlarının bir an önce uzaması için her gece dua ettiğim Jennifer Lawrence'ın tekrar takılıp düşeyazması, Ellen'ın kalabalık selfie'si ve yara izi dolu, zayıf, en iyi haliyle bazı yazarlardan ''En azından nemlendirici sürmüş, bacakları parlıyor.'' yorumunu alan bacaklarıyla şortlu Pharrell Williams dışında ödül töreninin dikkat çeken bir kısmı olduğunu sanmıyorum. Bilmiyorum Cinema May Kill ne der ancak filmleri de ileri derecede sıkıcı buldum. Artık Matthew McConaughey emekli olsun.

Tabii bir tane bile mi güzel şey yoktu derseniz bebek mavisi Versace elbisesiyle Lupita Nyong'o ve The Wolf of Wall Street filmindeki rolünün aksine, en iyi aktör dalındaki Oscar için Matthew Mcconaughey'in ismi açıklandığındaki gözleri dolmak üzere görüntüsüyle sosyal medyanın alabildiğine dalga geçtiği, masum mu masum, tatlı mı tatlı Leonardo Dicaprio'yu size örnek verebilirim.



Evet gelelim 2014 Sonbahar / Kış şovlarına; öncelikle hâlâ oversized, kışlık bir manto almayan varsa aranızda, üzülmeyin almak için oldukça bol zamana sahipsiniz, çünkü bu kocamanlık modası yakın bir zamanda geçeceğe benzemiyor. Keşke daha orta sınıf mağazalar da böyle parçalar yapsa ya da yapanlar biraz daha başarılı olsa. (Sevgili Indie May Kill birkaç ay önce böyle bir parça denedi Mango'da, korkunçtu. Hadi kocaman manto yapalım deyince olmuyor maalesef.)

Neyse, bu sezon her zamankinden de büyük ve garip kesimleri Hermes ve tabii ki Vivienne Westwood'da bulmak mümkün.



Issey Miyake tasarımı kat kat kat bir parça oldukça hacimli ve koruyucu, bir o kadar da ağır duruyor.


Daha önce fark etmediğim iki marka Monclear Gamme Rouge ve Paul & Joe koleksiyonları tazeleyici bir deneyim oldu benim için. Monclear Gamme Rouge'un Astragan kürklü tasarımları oldukça ilgi çekici. Bir örneğini de Miu Miu'da gördüğüm metalik, hatta alüminyum folyo parlaklığını andıran paltolar ise cesur ve eğlenceli bir seçenek gibi duruyor.

Bu arada küçük bir detay olarak Monclear Gamme Rouge tasarımlarının neredeyse hepsine eşlik eden, bilek kısmına doğru kısa bir parça halinde tül olan taytlar fashionista kızlar için bu sezon bir must! (Hadi DIY-kendin yap çılgınlarına yeni bir fikir. Önümüzdeki günlerde sıradan ve sıkıcı ötesi fashion bloglarında görürseniz şaşırmayın lütfen. Taytın kenarına ''Love'' ''Heart'' falan da yazılmış olabilir. God no!) Pharrell boyutu şapkalar da sezonda yerini almış!



Paul & Joe'nun sakin ama aynı zamanda canlı turuncuları ise rahatlatıcı yine aynı zamanda hareketli görünüyor. Gerçekten emin olamadım nasıl hissettim ama emin olduğum şey oldukça güzel oldukları.


Couture koleksiyonunda operalardan esinlenen Valentino, o koleksiyonunda elbiselere, eteklere işlediği yabani hayvan desenlerinin benzerini, yine aynı şekilde ancak bu kez çiçekler ve kelebekleri kullanarak yumuşacık, sıcacık ceketlere işlemiş. Koleksiyon genelindeki hafif vintage hava da oldukça hoş. Diz altı, pileli etekler sonbahar için oldukça güzel bir seçim olabilir.



Bu sezon koleksiyonlarının bir diğer dominant faktörü de çılgıncasına disko desenleri! Çizgiler, geometrik şekiller ve hepsi parlak renklerde.



Desen değil hacimdir önemli olancılardansanız, Balmain'ın muhteşem kalın kemerlerle süslü vahşi deri tasarımları, Vionnet'nin katı, kartondan yapılmışçasına sert duran geometrik kesimli elbiseleri ya da Issey Miyake'nin muhtemelen bu dünyanın dışından tasarımlarına bir göz atabilirsiniz.




Kocaman parçaların arasında az da olsa minik, narin parçalar da yok değil. Gucci ve Valentino tasarımı elbiseler tam bir hanımefendi hatta belki biraz Blair Waldorf şıklığında. Tabii bu şıklığa Paul & Joe'nun yaptığı gibi bir boyfriend parçası (mesela ceketi) da ekleyebilirsiniz.



Tabii bu elbiseleri elinizden gelirse A kesiminde seçmeyi unutmayın. Marc Jacobs ile geçirdiği yılların ardından bu sezon Nicolas Ghesquiére ile devam eden Louis Vuitton'un aşağıdaki örnekleri gibi mesela. (Kendin yapçılar dikkat kesilsin, Louis Vuitton'un yeni kemer bağlama stilini siz de uygulayın stilinize stil katın!)


Kendisinden beklenmeyen bir şekilde bir parça ''Fabulous'' tasarımlar yapan Dsquared ile kokoş şıklığa koşabilirken, sofistike ve olgun kadın imajı çizen bebek mavisi Gucci tasarımlarla entellektüel parçanızı öne çıkarabilirsiniz. (Sanırım gözlüklerin de etkisi büyük)



Sezona genel bakışın ardından Top 3'e geçmeden önce Moschino'nun Mcdonalds esintili tasarımlarını kınıyorum. Tamam tüketici toplumu eleştirelim mesaj verelim falan ama yok yani olmamış. Bi siz de bakın ne düşüneceksiniz bakalım?


Son dönemin altın çocuğu Ricardo Tisci bu Givenchy koleksiyonuyla sanırım kariyerinin zirvesinde.





Versace Grace Jones başlıkları yapar da Dolce & Gabbana şövalye başlıkları yapamaz mı? Evet yapabilir. Sicilya'nın kültürünü, en güzel desenlerini yansıtan koleksiyon oldukça başarılı.





Ve son olarak sanıyorum hepinizin gördüğü Chanel Shopping Center temalı şovuyla kendini aşan Karl Lagerfeld bu sezona damgasını vurdu.






1 yorum:

  1. Sevgili Bmigo, yine yeniden yazını okurken hayata bir başka pencereden baktım, çok renkli ve eğlenceli bir pencereden... Kendine has ve samimi yorumlarınla birleştirilmiş modayı okumayı seviyorum :) Yine çok zengin ve güzel bir yazı hazırlamışsın bizlere. Ellerine sağlık...

    YanıtlaSil

.