Türkiye’nin
gelmiş geçmiş en iyi söz yazarı Aysel
Gürel.
Yazının, ana
temasını oluşturan bu cümle tabii ki kişisel bir düşünce fakat eminim ki birçok
insan bu cümleye sonundaki noktaya kadar katılıyor. 17 Şubat 2008 tarihinde
kaybettiğimiz Aysel Gürel’i anmak amacıyla yapılmış olan tribute albümü Aysel’in, bugün itibariyle müzikseverlerin beğenisine sunuldu.
“Bu şarkıyı,
şu şarkıcı söylese nasıl olurdu?” sorusunu hayatımın her döneminde sormuş
birisi olarak tribute albümlere genelde sıcak bakarım. Aysel Gürel için de
böyle bir albüm yapılacağını duyduğumda oldukça heyecanlandım ve sevindim.
Heyecanımın sebebini zaten birkaç cümle önce açıkladım. Sevinmeme gelecek
olursak; ilk olarak belli bir dönem Aysel Gürel ve şarkıları konuşulacak ve Aysel
Gürel’in şarkılarını hala bilmeyen insanlar varsa, insanların “Aa, bu şarkı da
Aysel’in şarkısıymış.”diye şaşıracak olması, ikinci olarak ise yeteri kadar
anlaşılamadığını ve algılanamadığını düşündüğüm Aysel Gürel’e bir şans daha
verilecek olması.
Tabii ki albümü
hemen dinledim. Dinledikten sonra da tabii ki kafam karıştı. Az önce tribute
albümlere duyduğum sıcaklıktan bahsettim ama madalyonun da iki yüzünün olduğunu
unutmayalım. Bu tarz albümlerin en büyük zorluğu, şarkıların yeni
versiyonlarının orijinallerini aratma duygusu. Fakat bana kalırsa bu olay abartılan
bir duygudan başka bir şey değil. Sonuç olarak şarkıların orijinal halleri
zaten mevcut, yeni versiyonları da günümüze uyarlanmış, modernize edilmiş ya da
biraz değiştirilmiş durumda. Müzik sektörünün, kendini sürekli yenilemesinin
dışında, eskileri de yenilemesi bana göre gayet anlamlı bir olay. Çözüm ise çok
kolay; beğeniyorsan alırsın ve dinlersin, beğenmezsen de gerçek şarkı zaten orada.