10 Haziran 2013

God May Kill

Beni Bu Diyardan Alır Kaçarım
Bilinçaltım seks satar kafası yaşıyor olsa gerek. Sizinle yatak odamdan bir kare paylaşacağım. Kitaplarım:
İtiraf etmek gerekirse kitapların hepsi başucumda sayılmazdı. Bir kısmı yerde, bir tanesi yatağın altında, iki tanesi ise tam olarak benimle birlikte yataktaydı. Sadece son günlerde ne yapmakta olduğumu izah edebilmek için onları bir araya getirdim.
Anlayabileceğiniz gibi bu dünyadan firar etmeye çalışıyorum. İçim sıkık, kalbim kırık ve düşünmek istemediğim pek çok şey var. Ben de yılların bilgi ve birikimini konuşturuyorum. Kendimi mutfaktan yatağa, yataktan mutfağa atacağıma; “canım kendim” i duvardan duvara çalacağıma, uçan arabalarla kırmızı trenleri takip ediyorum, Karanlık Lord'un ismini söyledikçe kendi adı anılmaması gerekenlerimi unutuyorum, anlaşılmazlıkta bir dünya markası olan eski sevgilinin yaşadığı gelgitlere kafa yoracağıma, Edward Cullen'ın beni “sonsuza kadar” sevmesine izin veriyorum, Kalypso bile Oddisseus'u serbest bırakmak zorunda kaldıysa kimsenin oyuncağıyla gönlünce oynayamayacağını kendime anımsatıyorum, yeni tanıştığım bir grup cücenin peşine takılıp boyuma posuma bakmadan ejderha avına çıkıyorum, gerçek hayatta güneş makyajımla birlikte tam suratımı da eritmeye kalkışacakken pof... birkaç sayfa çeviriyorum ve “Winter is coming!”.
Doğrusu ya, sadece kötü zamanımda değil, normalde de fantezi dünyasına sık sık kaçmaktan büyük keyif alıyorum. Ne kadar kurduğumu unuttuğum bir cümlem var: “Çünkü hayat bu haliyle çok sıkıcı.” “Doğum mucizesi”, “Fakat tabiat ana?”, “Sırf karaciğerin bile laboratuvar gibi be!” falan diye hippilikle kötü akademisyenlik arasında sıkışmış savlarla da hiç birbirimizi kırmayalım ayrıca. Dünyanın bir şeyleri eksik. İhtişamı, sihri, macerası, görselliği, değişkenliği...
Çok büyük şeylerden de bahsetmiyorum ha öyle. Tanrı'nın da (yaratıcı, bir güç, evren, toprak ana, zaman baba, ne demek istiyorsanız) bir sihri var elbet, bir kurallar bütünü, neden-sonuç ilişkisi. Ben sadece bir gökkuşağının altından geçebilirsem erkeğe dönüşeceğimi bilmenin, gece 12'den sonra evimin yakınındaki köprünün altından geçersem tecavüze uğrayacağımı bilmekten daha eğlenceli olacağı fikrini kafamdan atamayan tiplerdenim.
Tanrı'dan Olası Cevap: “Önce Kendi Hayalgüçlerine Baksınlar”

Cami
Tanrı'nın bizi ve dünyayı yaratırkenki hayalgücü “tasarrufu”ndan yakınırken siz bilmeseniz de yapmakta olduğum bir şey var. (sizlerin de bunu yaptığını ummak yanlış mı olur bilmiyorum gerçi) Gözümün önüne Tanrı'yı getirmeye çalışıyorum da, asıl o zaman kimin hayalgücü yoksunu olduğu ortaya çıkıyor. Hikayeyi birkaç tık geri sarıyorum ve özet geçiyorum. Küçüğüm, Tanrı kavramıyla bir Müslüman olan babaannem tarafından, “Allah” ismi altında tanıştırılıyorum. Babaannemin birbirinden ilginç öykülerini dinlerken sürekli camdan birkaç sokak ilerideki “Allah'ın evi: cami”ye bakıyorum. Caminin yalnızca devasa kubbesinin tepesini görebiliyorum, sanırım minareyi saklayan apartmanlar falan var. Ve bilin bakalım ne oluyor? Aradan neredeyse yirmi yıl geçiyor ve ben hala cami kubbesini Tanrı'nın takkesi olarak hayal ediyorum. İsimler, kavramlar, değişiyor, bazen inancım azalıyor, gitgide hevesim kaçıyor belki. Ama takke hiç değişmiyor. Beyaz takım elbise giyen Morgan Freeman olması bile, dev takkesiyle bizim alt sokakta öylece durmasından daha havalı, daha yaratıcı.
Yaratıcılık fakirliğime biraz bozuldum doğrusu bu aydınlanmayla. Sonra da kendimi daha farklı ve bu sefer hiç değilse bir lokma ilham eşliğinde düşünmeye zorladım. Fakat nafile. Benim dev takkeli taştan tanrımı yerinden kıpırdatmak imkansız.
Hal buyken ben de başkaları Tanrıları nasıl düşlemiş ona bakayım dedim. Ve akıllarındakini akıllarindakine en yakın olarak yansıtacaklara, canım sanatçılara göz atmaya çalıştım.

Adem'in Yaratılışı - Michelangelo

İşte en klasik Tanrı figürlerinden biri. Erkek bir tanrı. Güçlü, kuvvetli. Açık renk giysiler içinde. Beyaz saçları ve sakalıyla tipik. Kubbe-takkeyi de ilave ederseniz, çocuk zihnimde oluşan figüre epeyce yaklaşmış olacaksınız.

Nemrut Tanrı Heykelleri
Aslında o koca takkenin altında toprağa kadar uzanabilecek yalnızca bir “baş” hayal edebildiğim için sanırım resim iki ve üçün takkeli bir kırmasını hayal etmenizi isteyeceğim. Yine de temkinli hayal edin derim. İnananlar için yasal uyarı: God May Kill.

Anubis

Mısır Tanrısı Bast

Ganeşa

Şiva
(Anlaşılan Şiva bu heykelde yokoluş dansını yapıyormuş, bu sebepledir ki bir grup; Şiva'ya ait bu heykelin CERN merkezinde bulunmasına tüyleri ürpererek yaklaşıyor.)
Şimdi son dört figürümüzü düşünelim. Anubis, Bast, Ganeşa ve Şiva. Hayalgücümüz ne kadar da sınırlı, sıfırdan bir varlık yaratmak ne kadar da zor. Hayvan başlarını alıp insan vücutlarına takmışız. Üstünlüğü sembolize etmek adına belki, uzuvları çoğaltmışız.
Şimdi de tamamen aynı Tanrıça'nın, Venüs'ün başka başka zamanlarda, başka başka sanatçıların hayalgüçlerine yansımasına bakalım.

Aynadaki Venüs - Diego Velazquez

Colonno Venüs'ü

The Elder Venüs - Lucas Cranach

Milo Venüs'ü

Venüs'ün Doğuşu - Botticelli

Mavi Venüs - Yves Klein

Sanırım herkes Venüs'ün dolgun hatlı ve çıplak olması gerektiği konusunda hemfikir. Tasvir edildiği üzere genellikle de “kızıl” tanrıça. Benim açımdan keyifli olan şeyse yüzlerin ve ifadelerin birbirinden farklılığını incelemek. Bu durumda Mavi Venüs'ü ayrı bir kategoriye koymak gerekiyor tabi. Eğer favori Venüs'ümü soracak olursanız da cevabım Colonna Venüs'ü olacak. Zira bir elinde tüm vücudunu sarmaya yetecek malzemeyi tutarken, çıplaklığından utanırcasına boşta kalan eliyle cinselliğini örtmeye çalışmak çok seksi, çok zekice, dolayısıyla çok Venüsçe...
Belki de koskoca Tanrı'nın insan bedenine sıkışıp kalması pek cazip değil. Şanslıyız ki tutkuları uğruna kendini şekilden şekile sokmuş bir Tanrı da tanıyoruz: Zeus..

Danae Altın Sağanağı - Corregio

(Zeus genç kızı kapatıldığı kulede “altın sağanağı” olarak hamile bırakıyor)

Leda ve Kuğu - Leonardo Da Vinci

(Ve işte Zeus bir kuğu olarak Leda'yı baştan çıkarırken.)
Sonuç olarak baktığım bu figürlerin hepsi mükemmel de olsa, hiçbirinde umduğum o Tanrı ışıltısını göremiyorum. Hiçbirine şaşırmıyorum. Mükemmel sanat eserleri olmaları onları bizim, alt sokakta oturan takkeliden daha kudretli yapmaya yetmemiş gibime geliyor. Belki birinin yüzüne bakarken sizin içiniz titremiştir, bilemem. Kafanızda ilginç tanrı figürleri varsa, bizimle paylaşmanızdan da mutlu olurum. Belki içimizi titretecek tasvir sizlerden gelir?? Ben Yaratıcı'dan yaratıcılık konusunu hafife aldığım için af dileyerek yazımı tamamlıyor ve sizleri tesadüfen karşıma çıkarak yazıma ilham kaynağı olan Tanrı'yla başbaşa bırakıyorum. Bakalım sizi de benim kadar düşündürecek, hayalgücünüzü sınayacak mı?

Yaratıcı olarak Tanrı Baba - Bible Moralisee

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.