Senjar
Life May Kill, Indie May Kill yerine yazdı.
Kitaptan uyarlama filmler her zaman arkadaş ortamlarında münakaşa sebebi olmuştur. Daha odanın ışığını parmak ucumuza yükselerek açabildiğimiz yıllarda Harry Potter serisiyle ilk kez kendimi içinde bulduğum bu tarz tartışmanın genelde kitabını okumuş filmini yetersiz bulan gururlu tarafıydım. Kitabı okurken hayal gücümüzü son raddesine kadar kullanarak, kendimizi kelimelerin saniyede 24 kareden daha hızlı aktığı, fantastik, haftalarca süren bir filmin içinde bulduğumuzu ateşli bir biçimde savunur filmde kitaptaki değiştirilmiş / atlanmış detayları sinir küpü olarak izlerdim. Artık perde asmaya yetecek boyum olmasına rağmen günlük hayat telaşı bahanesiyle kitaplara o kadar zaman ayıramaz oldum. Dolayısıyla büyük bütçeli süpersonik filmleri sinemada müthiş bir görsel şölenle izleme keyfini “Hımm kitabını okumadım okuyayım da öyle giderim” idealizmiyle kaçırmayı göze alamadım. Ve pufff! Artık ben de bir “just movie watcher”dım.
The Hunger Games: Catching Fire geçen hafta izlediğim salonda salya sümüklüğümle yanımdaki arkadaşlarımın beni
kınamalarına ve film arasında beni tanımıyorlarmışçasına davranmalarına sebep
olan mükemmel film. Filmle ilgili detaylı kritik yapmayacağım. Yalnızca şunu
söyleyeyim, gezi olaylarının ardından artık izlediğim bu tarz distopik
filmlerdeki devrim / özgürlük savaşlarını daha dokunaklı buluyorum. Belki de
filmin 2. dakikasından itibaren ağlamaya başlayıp bir türlü durunamamamın
sebebi budur. Diğer sebebi ise filmin en az kendisi kadar etkileyici olduğunu
düşündüğüm müzikleri.
Albümün ilk teklisi, İngiliz alternatif rock grubu bebeğim
Coldplay’den Atlas, 6 eylülde
yayınlandı. Listelerde oldukça başarı gösteren Atlas, Grammy ödüllerine “Best Song Written for Visual Media”
kategorisinden aday olurken, Hollywood
Song Award’ı da kazandı.
Şarkının sözlerinden oluşan video 10,5 milyona yakın
tıklanmaya sahip. Atlas, Coldplay’in sakin müziği ve filmin konusunu güzel bir
şekilde yansıtan sözleriyle loop’a alınabilecek bir şarkı.
İkinci tekli David Guietta’yla esas çıkışını yapan ve
David’siz düşünülemeyen Sia’nın The Weeknd & Diplo ile düeti olan Elastic Heart’ı. Ki benim albümdeki
kişisel favorimdir kendisi. Beyonce, No Doubt, Usher, Justin Bieber gibi
çeşitli isimlerle çalışan Diplo, ilk dinlenişinde “Rihanna yeni şarkı mı
çıkarmış?” diye insanı düşündüren bu şarkının yapımcılarından biri. Diğeri ise
Grammy ödüllü yapımcı, söz yazarı Greg Kurstin. Nakaratındaki sözler de bizi
kanatmaya çalışan hadsizler için resmi marşımız olsun bence. Buyurun:
Well I've got a thick skin and an
elastic heart
But your blade it might be too sharp
I'm like a rubber band until you pull too hard
But I may snap when I move close
But you won't see me fall apart
Cause I've got an elastic heart
But your blade it might be too sharp
I'm like a rubber band until you pull too hard
But I may snap when I move close
But you won't see me fall apart
Cause I've got an elastic heart
Üçüncü tekli de güçlü sesiyle pek çoğumuzun kalbinde yer
edinen Christina Aguilera’dan We Remain. Şarkının söz yazarlığını yine bu albümde
bir şarkısı daha olan Mikky Ekko; Beyonce, Leona Lewis, Kelly Clarkson’la
çalışan 28 yaşındaki yakışıklı Brent Kutzle ve One Repuplic’te başladığı kariyerini bağımsız bir şekilde süren Adele,
Maroon 5, Demi Lovato, James Blunt gibi çeşitli isimlerle bir araya gelmiş Ryan
Tedder. We Remain benim içinse dinledikçe güzelleşen bir şarkı oldu. Ryan
Tedder’in ritmiyle ve Christina’nın temiz ve muazzam vokaliyle başlayan ve “In
a cold night / There will be no fair fight / There will be no goodbye / To turn
and walk away” sözlerinin sonuna doğru yükselip “To burn me with fire / Drown
me with rain / I'm gonna wake up / Screaming your name” şeklindeki köprüsüyle
peak yapan şarkı ne olursa olsun kalanın biz olduğumuzu defalarca Christina’dan
duyduğumuz nakaratla son buluyor. Ayrıca Christina, The Voice’un 5. sezon
finalinde Jacquie Lee ile birlikte canlı olarak seslendirdi.
Albümü dinlerken beni şaşırtan ve dinlediğime sevindiren bir isim de Lorde. Sesi sona getirip kulaklığınızı taktığınızda şarkının girişindeki vuruşlarda gözlerinizi kırpıştırıp Lorde’nin buğulu sesiyle “Welcome to your life / There's no turning back / Even while we sleep / We will find you” deyişiyle kendinizi tedirgin hissedip filmi izlemeseniz bile District 12’deki insanların Katniss Everdeen’sız zamanlardaki hislerini anlamanızı sağlayabilir. Kısa bir cover (2.34 dakika) versiyon olan Everybody Wants To Rule The World, aslında İngiliz grup Tears for Fears’ın 1985 yılında çıkış yapmış ve çok uzun süre listelerde zirvede kalmış bir şarkı. Yeni her zaman daha iyidir gibi çiğ bir insan olan ben tabiî ki de Lorde versiyonunu daha çok beğendim ve etkileyici buldum. Filmle de bağdaştırınca sound olarak daha agresif olan bu şarkı daha sevilesi geldi. Takdiri size bırakıyorum.
Bunların dışında yukarıda Sia’nın düetiyle ismi geçen The
Weeknd, bu albümde Devil May Cry adlı
şarkıyı da seslendiriyor. Diğer şarkılara göre daha sönük bulsam da şarkının
sözlerini, müziğini sakinleştirici ve dinlendirici buldum. Gitarın yumuşak
tınılarının ön planda olduğu ders çalışırken veya yorucu bir günün ardından
kafanızı rahatlatmak ve boşaltmak için dinleyebileceğiniz bir şarkı.
Mikky Ekko’nun A Place
For Us isimli şarkı deluxe versiyon olarak piyasaya sürüldü. İlk 12 şarkı
içinde olmamasına rağmen bence diğer şarkıların arasından nispeten daha hızlı
olan ritmiyle, country esintisiyle ve biraz 70’ler havasıyla sıyrılıyor. Mikky
oldukça güzel seslendirmiş. İki kez dinledikten sonra gün içinde “HEEAAÖY İZ
DER E PILEEYS FOR AS” diye bağırmanızı sağlayacağına eminim. Ritmi akılda
kalıcı ve sözleri de albümün geneline hâkim olan asilikten nasibini almış. “Well I'm not afraid to die here / But damned
if I go on living a lie here” diyerek içinizdeki isyanı tetikleyebilir. Amman
dikkat!
Albümde gözüme kulağıma çarpan yüreğime değen parçalar
bunlar. Bu yılbaşı çekilişiyle Indie May Kill’de misafir olmaktan ayrıca gurur
duyduğumu ve Life May Kill’de yaptığım gibi sağı solu irdelemek zorunda
kalmadığım için yaşadığım mutluluğu ifade etmeden geçemeyeceğim. Bu albümün
içindeki acıyı ve isyanı yakınlarda sağlamca bir hayal kırıklığı yaşadığım için
duygu durumuma tercüman addettim ve paylaşmak için sözleri seçerken genel
olarak bu bağlamda değerlendirdim. Sürçü lisan ettiysem affola. Hepimize
2014’te tökezlediğimizde devam etme gücü bulacağımız, umudumuzu asla
kaybetmediğimiz huzurlu günler diliyorum!!!
Elastic Heart gerçekten Rihanna parçası gibi yani ses çok benziyor ben hala listede çalarken ''A Rihanna'nın yeni şarkısı diyorum'' :). Sözleri de harikaymış. Ayrıca ilk dinlediğimde beğenemediğim We Remain'e bayıldım. Çok güzel bir inceleme olmuş çok teşekkürler.
YanıtlaSilAyrıca Devil May Cry ile birlikte Who We Are da çok güzel olmuş. İmagine Dragons ismi bile heyecanlandırdı!
YanıtlaSil