9 Aralık 2013

Sizde Pompa Var Mı Canım?

- İnanamıyorum Senjar... Başıma bu da mı geleceğidi?!


Yakın arkadaşlarım sıklıkla böyle bir girizgahla başlarlar benle konuşmaya. Üniversiteye başlarken arkasından gelen “hep beraber içiyorduk yalnız kaldık ve beni öptüüü!! Arkadaştık biz.” cümleleriyle şaşkınlıklardan şaşkınlıklara sürüklenir sabahı sabah ederdik bir erkek alkol aldığında nasıl olur da “kankasını” öper diye. Zamanla çeşitlendi bunlar tabi, progress gösterdi. “Bana nasıl yapar beni aldattı en yakın arkadaşımla” gibi insanoğlu var olduğundan beri yaşanan şeyleri bir posta da biz duyup tecrübe ettiğimizde şaşkınlıklarımız biraz dindi yalan yok. Bazen insanların yalnızca “kötü” olduğu için bazı şeyleri yaptığını kabullendik. Leveller atladık. Ve ardından masterlık için küçük arkadaş gruplarındaki olabilecek her türlü entrika, g.tüne yalan yuvalanmış insanların bize yedirdikleri, korkunç tesadüflerle garip saçma sapan ortamlarda bulunan kızların küçük dramları ve tonla şey yaşandı. Uzatmayayım daha anlatacaklarım var bu faslı kısa geçiyorum anlayın işte. Hani artık öyle şaşkınlıkla “OHA NASI YA ANLAMADIM Bİ DAKKA NASI YA” şeklinde tepki vereceğimiz şeyler pek kalmadı. Arkadaşımın bu cümlesi bana abartılmış dramaya giriş gibi geldi. Ses tonu az önce kordonda otururken iskeleden Karşıyaka'ya yürüyen pembe fil görmüş gibi çıkmasa sormayacaktım bile.

-Önce bi sakinleş de güzelim, ne oldu anlat…
-Hani Don Juan vardı ya… İşte o…..

Bilenler bilir, bilmeyenler için; Don Juan efsanesi iki ayrı perspektiften anlatılır. Birinde basit, canı istediğinde kadınlarla flört edip gönül eğlendiren zampara bir serseri, diğerinde ise baştan çıkardığı kadınları gerçekten tüm kalbiyle seven onlardaki güzelliği takdir eden gerçek değerini gören mükemmel bir aşıktır. Bizim hikayemizin backgroundunda azgın bir hayvan olarak değil de ince ruhlu tatlı bir adam olarak geçmesinin sebebine gelecek olursak, bizim kızımız entelektüel entelektüel Eshot’una biner -fakir bir entel- kulağında müziğiyle tiyatroya giderken hangi durakta ineceğini tam olarak bilmediğinden -yer yön konusunda da fakir- karşısında oturan iyi giyimli yakışıklı genç adama oyunun oynandığı yere en yakın durağı sorar. Karşılığında “Ben de orada ineceğim. Geldiğimizde söylerim” cevabını alır. Yaklaşık iki şarkı sonra adam tarafından “Burası” diye uyarılınca birlikte inerler. Teşekkür etmek için döndüğünde “İsterseniz size eşlik edebilirim binaya kadar.” diyen adam yol boyunca ettiği sohbet ölçülü tavrı ve kibarlığıyla kızımızı kapıya kadar bıraktığında artık bizim için “Don Juan”dır. Şimdi böyle anlatınca bu yakıştırmayı itelemişiz adama gibi geldi kulağa. Hiçbir asılma belirtisi göstermeden centilmen bir yaklaşım görmeye aç bünyemize ilaç gibi gelmişti kendisi bunca tanıdığımıza pişman olduğumuz öküzler arasında. Sonra kızımız, adamı çağımızın çöpçatanı Facebook’ta bulur ekler. Sohbetlerine devam eden ikili, iki gün sonra bir kahve içmek için sözleşirler ve birbirlerine telefon numaralarını verirler.


-Yarına buluşmak için sözleşmiştik ya hani, sabah mesajlaşıyorduk işte. Kendinden bahsetmeceli yerlere geldik. Ben de kendimle ilgili birbiriyle alakalı alakasız arka arkaya cümleler sıralıyordum. Of! Neyse işte “…Sigara kullanıyorum, arada alkol almayı severim” gibisinden arada böyle bi şey demişim.

-Ee? Adam Yeşilaycı mıymış?

-Keşke… O cevabında “Alkol ve sigara kullanmıyorum.” dedi. Sordum ben de “alkol kullanmama sebebin dini midir? Zira ben deistimdir” diye. Deizmi ateizm sandı önce. Dedi ki “Yani dinim gereği yasak ondan içmem fakat arada sırada şarap içerim arkadaşım ısrar ettiğinden dolayı. Ateist olduğundan sana bir şey sormak istiyorum ama kızarsın diye çekiniyorum.” Önce ateizmle deizmin farkını anlattım sakin sakin. Sonra da sor dedim Senjar. Dilim kopsun sor dedim.

-Allah diyen tirbüşona ne diyorsun peki filan gibi bi şey mi sordu? Bu gördüğün gökleri yerleri kendiliğinden oldu mu sandın filan diyip vaaza mı başladı cübbeli Don Juan?

-O hep merak ediyormuş, ateist kimseyi de tanımamış da. Soruyor beyefendi “SİZDE İNANÇ YOKSA POMPA VARDIR”

-Nası sordu peki bunu?

-İşte “Sizde inanç yoksa pompa vardır” diye.

-Bu kelimelerle bu şekilde mi sordu?

-….

-OHA OHA!!!! Don Juan dediklerimiz erikli su pompası çıktı oha bu ne demek ya ciddi misin sen?

"İnanç yoksa pompa vardır." şematik anlatım

-Senjar moralim çok bozuk. Yüksek lisans yapan bi insanın sorduğu şeye bak. Arkasından da “Sıklığı ne?” falan diyerek tüy dikti üzerine. Artık cinnetin kıyısına geldim dedim ki “Sen cinsel özgürlük denen şeyi çok yanlış anlamışsın. Sevişebiliyor olmam benle deli deli konuşmanı gerektirmez.”

-Anlamıyorum ya, madem inançlı mümin bir insansın. Nasıl böyle konuşabiliyosun karşındaki insanla vay arkadaş… Ona neymiş sıklık mıklık?

-Kendisi “günahına değecek birini bulamamış” da, ben değecektim zaar…

Hayvanın çocuğunun zihniyetine bir bakın sevgili dostlarım. Günahına değecek birini bulamamışmış. Şimdi burda yanlış anlaşılma olmasın bizi şaşırtan kızdıran ve çarşaf çarşaf buraya yazdıran şey müslüman bir din kardeşimizin dini vecibelerini neden/nasıl yerine getirdiği değil. Yaşayamadığı cinselliği dini sebepmişçesine sunması. Ve bastırılmış cinselliğiyle bir hatunla nasıl konuşulacağını bilmeyip beyni donuna düşmüş bir primat gibi saçmalaması… Hani “vereni” bulsa “pompalayacak” da işte, bulamamış daha. Bu gidişle de pek zor evet…

-Naslı tersleyeceğimi de bilemedim Senjar. Konuşma dedikçe saçmaladı saçmaladıkça sinir geldi bana. Bu çeşit insanlar da varmış, haberimiz yok demeyelim bundan sonra.

Dedi ve kapattı telefonu. Bir süre her türlü geyiğimizde geçecek bu tırnak içindeki deyişler arkadaş grubumuzda. Demek ki toplu taşıma araçlarına “entelektüel kapasiteniz yetersiz” diye öten kent kartlar koyulmadıkça oralarda insanlarla tanışmak Hollywood’un bize koşulladığı “çok tatlış bir romantik komedideyiz iki hafta sonra pmsdeyken ben, bana ayıcık ve çikolata alıp gelecek ve birlikte “Bleeding Love”ı söyleyeceğiz” hissini içimizde patlatabiliyor... Daha geleneksel olan arkadaşının arkadaşı, sınıf arkadaşın gibi referansı sağlam olan insanlardan yürümemiz gerekiyor ilişki denen zorlu yola. Bu yazının da ana fikri bu…

Ha bir de bu kadar “pompa”dan sonra Diyar Pala'yı anmamak olmaz diyerek attığım tweeti ve Diyar’cığımızdan gelen cevabı paylaşıyorum.


Hah, kimse de üzülmesin canını sıkmasın. Pompa çok lazım olursa Misyonu pompalamasyon olan Diyar bebeğimizi çağırırız. Elalemin ikiyüzlü primatlarına ihtiyacımız yok…

Günahına değenlerle pompalar içinde kalmanız dileğiyle…

Ps: Bleeding Love’lı sahne “No Strings Attached” filminden. İzlemediyseniz bir göz atın bence.       

                                                  
Pss: Hikayemizdeki inançsız arkadaşımın kimliğini gizlemeye çalıştım ama azıcık aklı olan Eshot'lara binip tiyatrolar etkinlikler kovalayan bu şanssız güzel hatunun kim olduğunu anlar bence.     

xoxo

                                                                                                                                 Senjar (Life May Kill)

4 yorum:

  1. AHAHAHAHAHAHAKALJKNCDJKNWJNJDLAÖXÖDKCJ :,)

    (İNSANLAR KORKUNÇ GÜLÜŞÜM)

    YanıtlaSil
  2. çocuk şaka yapayım derken kaka yapmış bence. komik olsun diye pompa falan demiş.

    YanıtlaSil
  3. 90ların başları benim için çok zordu sencer. günde 3 kere altıma sıçtıgımı bilirim ya. CA(23)
    by the way wazaaaappp

    YanıtlaSil
  4. Şematik anlatım yazının TOP noktası olmuş yalnız. Bilgisayarımın arka planı şu an.

    YanıtlaSil

.