Yakın arkadaşlarım sıklıkla böyle bir girizgahla başlarlar
benle konuşmaya. Üniversiteye başlarken arkasından gelen “hep beraber içiyorduk
yalnız kaldık ve beni öptüüü!! Arkadaştık biz.” cümleleriyle şaşkınlıklardan
şaşkınlıklara sürüklenir sabahı sabah ederdik bir erkek alkol aldığında nasıl
olur da “kankasını” öper diye. Zamanla çeşitlendi bunlar tabi, progress
gösterdi. “Bana nasıl yapar beni aldattı en yakın arkadaşımla” gibi insanoğlu
var olduğundan beri yaşanan şeyleri bir posta da biz duyup tecrübe ettiğimizde
şaşkınlıklarımız biraz dindi yalan yok. Bazen insanların yalnızca “kötü” olduğu
için bazı şeyleri yaptığını kabullendik. Leveller atladık. Ve ardından
masterlık için küçük arkadaş gruplarındaki olabilecek her türlü entrika, g.tüne
yalan yuvalanmış insanların bize yedirdikleri, korkunç tesadüflerle garip saçma
sapan ortamlarda bulunan kızların küçük dramları ve tonla şey yaşandı.
Uzatmayayım daha anlatacaklarım var bu faslı kısa geçiyorum anlayın işte. Hani
artık öyle şaşkınlıkla “OHA NASI YA ANLAMADIM Bİ DAKKA NASI YA” şeklinde tepki
vereceğimiz şeyler pek kalmadı. Arkadaşımın bu cümlesi bana abartılmış dramaya
giriş gibi geldi. Ses tonu az önce kordonda otururken iskeleden Karşıyaka'ya
yürüyen pembe fil görmüş gibi çıkmasa sormayacaktım bile.
-Önce bi sakinleş de güzelim, ne oldu anlat…
-Hani Don Juan vardı ya… İşte o…..
Bilenler bilir, bilmeyenler için; Don Juan efsanesi iki ayrı
perspektiften anlatılır. Birinde basit, canı istediğinde kadınlarla flört edip
gönül eğlendiren zampara bir serseri, diğerinde ise baştan çıkardığı kadınları
gerçekten tüm kalbiyle seven onlardaki güzelliği takdir eden gerçek değerini
gören mükemmel bir aşıktır. Bizim hikayemizin backgroundunda azgın bir hayvan olarak değil de ince ruhlu
tatlı bir adam olarak geçmesinin sebebine gelecek olursak, bizim kızımız
entelektüel entelektüel Eshot’una biner -fakir bir entel- kulağında müziğiyle
tiyatroya giderken hangi durakta ineceğini tam olarak bilmediğinden -yer yön
konusunda da fakir- karşısında oturan iyi giyimli yakışıklı genç adama oyunun
oynandığı yere en yakın durağı sorar. Karşılığında “Ben de orada ineceğim.
Geldiğimizde söylerim” cevabını alır. Yaklaşık iki şarkı sonra adam tarafından
“Burası” diye uyarılınca birlikte inerler. Teşekkür etmek için döndüğünde
“İsterseniz size eşlik edebilirim binaya kadar.” diyen adam yol boyunca ettiği
sohbet ölçülü tavrı ve kibarlığıyla kızımızı kapıya kadar bıraktığında artık
bizim için “Don Juan”dır. Şimdi böyle anlatınca bu yakıştırmayı itelemişiz
adama gibi geldi kulağa. Hiçbir asılma belirtisi göstermeden centilmen bir
yaklaşım görmeye aç bünyemize ilaç gibi gelmişti kendisi bunca tanıdığımıza
pişman olduğumuz öküzler arasında. Sonra kızımız, adamı çağımızın çöpçatanı
Facebook’ta bulur ekler. Sohbetlerine devam eden ikili, iki gün sonra bir kahve
içmek için sözleşirler ve birbirlerine telefon numaralarını verirler.
-Yarına buluşmak için
sözleşmiştik ya hani, sabah mesajlaşıyorduk işte. Kendinden bahsetmeceli
yerlere geldik. Ben de kendimle ilgili birbiriyle alakalı alakasız arka arkaya
cümleler sıralıyordum. Of! Neyse işte “…Sigara kullanıyorum, arada alkol almayı
severim” gibisinden arada böyle bi şey demişim.
-Ee? Adam Yeşilaycı
mıymış?
-Keşke… O cevabında “Alkol
ve sigara kullanmıyorum.” dedi. Sordum ben de “alkol kullanmama sebebin dini
midir? Zira ben deistimdir” diye. Deizmi ateizm sandı önce. Dedi ki “Yani dinim
gereği yasak ondan içmem fakat arada sırada şarap içerim arkadaşım ısrar
ettiğinden dolayı. Ateist olduğundan sana bir şey sormak istiyorum ama kızarsın
diye çekiniyorum.” Önce ateizmle deizmin farkını anlattım sakin sakin. Sonra da
sor dedim Senjar. Dilim kopsun sor dedim.
-Allah diyen tirbüşona
ne diyorsun peki filan gibi bi şey mi sordu? Bu gördüğün gökleri yerleri
kendiliğinden oldu mu sandın filan diyip vaaza mı başladı cübbeli Don Juan?
-O hep merak ediyormuş,
ateist kimseyi de tanımamış da. Soruyor beyefendi “SİZDE İNANÇ YOKSA POMPA
VARDIR”
-Nası sordu peki bunu?
-İşte “Sizde inanç
yoksa pompa vardır” diye.
-Bu kelimelerle bu
şekilde mi sordu?
-….
-OHA OHA!!!! Don Juan
dediklerimiz erikli su pompası çıktı oha bu ne demek ya ciddi misin sen?
"İnanç yoksa pompa vardır." şematik anlatım
-Senjar moralim çok
bozuk. Yüksek lisans yapan bi insanın sorduğu şeye bak. Arkasından da “Sıklığı
ne?” falan diyerek tüy dikti üzerine. Artık cinnetin kıyısına geldim dedim ki
“Sen cinsel özgürlük denen şeyi çok yanlış anlamışsın. Sevişebiliyor olmam
benle deli deli konuşmanı gerektirmez.”
-Anlamıyorum ya, madem
inançlı mümin bir insansın. Nasıl böyle konuşabiliyosun karşındaki insanla vay
arkadaş… Ona neymiş sıklık mıklık?
-Kendisi “günahına
değecek birini bulamamış” da, ben değecektim zaar…
Hayvanın çocuğunun zihniyetine bir bakın sevgili dostlarım.
Günahına değecek birini bulamamışmış. Şimdi burda yanlış anlaşılma olmasın bizi
şaşırtan kızdıran ve çarşaf çarşaf buraya yazdıran şey müslüman bir din
kardeşimizin dini vecibelerini neden/nasıl yerine getirdiği değil. Yaşayamadığı
cinselliği dini sebepmişçesine sunması. Ve bastırılmış cinselliğiyle bir
hatunla nasıl konuşulacağını bilmeyip beyni donuna düşmüş bir primat gibi
saçmalaması… Hani “vereni” bulsa “pompalayacak” da işte, bulamamış daha. Bu
gidişle de pek zor evet…
-Naslı tersleyeceğimi
de bilemedim Senjar. Konuşma dedikçe saçmaladı saçmaladıkça sinir geldi bana.
Bu çeşit insanlar da varmış, haberimiz yok demeyelim bundan sonra.
Dedi ve kapattı telefonu. Bir süre her türlü geyiğimizde
geçecek bu tırnak içindeki deyişler arkadaş grubumuzda. Demek ki toplu taşıma
araçlarına “entelektüel kapasiteniz yetersiz” diye öten kent kartlar koyulmadıkça
oralarda insanlarla tanışmak Hollywood’un bize koşulladığı “çok tatlış bir
romantik komedideyiz iki hafta sonra pmsdeyken ben, bana ayıcık ve çikolata
alıp gelecek ve birlikte “Bleeding Love”ı söyleyeceğiz” hissini içimizde
patlatabiliyor... Daha geleneksel olan arkadaşının arkadaşı, sınıf arkadaşın gibi
referansı sağlam olan insanlardan yürümemiz gerekiyor ilişki denen zorlu yola.
Bu yazının da ana fikri bu…
Ha bir de bu kadar “pompa”dan sonra Diyar Pala'yı anmamak
olmaz diyerek attığım tweeti ve Diyar’cığımızdan gelen cevabı paylaşıyorum.
Hah, kimse de üzülmesin canını sıkmasın. Pompa çok lazım
olursa Misyonu pompalamasyon olan Diyar bebeğimizi çağırırız. Elalemin ikiyüzlü
primatlarına ihtiyacımız yok…
Günahına değenlerle pompalar içinde kalmanız dileğiyle…
Ps: Bleeding Love’lı sahne “No Strings Attached” filminden. İzlemediyseniz
bir göz atın bence.
Pss: Hikayemizdeki inançsız arkadaşımın kimliğini gizlemeye
çalıştım ama azıcık aklı olan Eshot'lara binip tiyatrolar etkinlikler kovalayan
bu şanssız güzel hatunun kim olduğunu anlar bence.
xoxo
Senjar (Life May Kill)
AHAHAHAHAHAHAKALJKNCDJKNWJNJDLAÖXÖDKCJ :,)
YanıtlaSil(İNSANLAR KORKUNÇ GÜLÜŞÜM)
çocuk şaka yapayım derken kaka yapmış bence. komik olsun diye pompa falan demiş.
YanıtlaSil90ların başları benim için çok zordu sencer. günde 3 kere altıma sıçtıgımı bilirim ya. CA(23)
YanıtlaSilby the way wazaaaappp
Şematik anlatım yazının TOP noktası olmuş yalnız. Bilgisayarımın arka planı şu an.
YanıtlaSil