12 Kasım 2013

Kutu Kutu Mendil: Depresyon Şarkıları

İzmir'e henüz kış gelmedi ama yurdun çoğu bölgesinde insanlar kalın kazakları üstüne pofuduk montları, eldivenleri-atkıları ile dışarı çıkmaya başladı. Soğuğu sevmeyen biri olarak gerçekten İzmir'de yaşamanın keyfini çıkarıyorum; hala üstüme bir ceket alarak dışarı çıkabiliyorum. Ama gelin görün ki eli kulağındadır; yakında kara bulutlar, kümülüsler vs.ler buraya da gelecektir. Çılgınlar yağmurlar, taşan mazgallar... Hepsi kapımızda; malum Kasım'ı ortalıyoruz.



Bendeniz yağmuru severim; şu da bir gerçektir ki yağmur ve yağmurlu günler tam bir depresyon sebebidir. Başka sorunlar yetmez gibi bir de yağmur sıkıntı verir insana. Evden çıkmak istesen çıkamazsın; evde durmak istesen öğle saatinde akşam karanlığını yaşadığın için afakanlar basar, evde de duramazsın. Eğer ki derdin tasan çoksa işte asıl o zaman yandın. Girersin yatağının içine vaktini orada geçirirsin. Erkekleri bilemeyeceğim ama depresyona girmeye hazır her kızın bu anlarda yaptığı şey çoğu zaman ağlamaktır. Zaten gözyaşlarımızı dökmeye çok hazır olduğumuzdan depresif havalar bize göredir. Böyle günlerin vazgeçilmesi ise ağlak filmler ve sümük akıttıran acılı şarkılardır. Filmler benim konu alanım olmadığından onu bir kenara koyup; sümük akıttıran acılı parçaları kendime misyon ediniyorum.

Genel ruh haliyle depresyona müsait ve her dakika depresyona girebilme ihtimali olan biri olduğum için depresif şarkılar uzmanlık alanıma giriyor bile denebilir. Geçtiğimiz haftalarda yalnızlığım o kadar canıma tak etmiş olacak ki; kendime bir kedi aldım. (İnanılmaz tatlı bir British Shorthair, ismi de Kafka.) İnsana kendini bayağı iyi hissettiriyor kedi sevmek, gerçekten herkese önerimdir; derdin problemin kalmıyor o güzelim peluş gibi dört ayaklıyı severken. Kafka'yı bu kadar severken; en büyük aşklarımdan müziği bir kenara atmayı kendime yakıştıramadım ve depresyonuma iyi gelen bazen de depresyonuma sebep olan şarkıları size listelemeye karar verdim.

1. Mor ve Ötesi – 23
  
Yazılmış en çok can acıtan şarkılardan biri 23.
“Anlamsız sözlere artık hiç bulaşmadan, beklesem yanında.” sadece bu cümle bile beni mahvetmeye yetiyor mesela; ilk dinlediğim andan beri her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden gözlerimin inceden inceye dolmasına sebep olan şarkıdır. Sadece beni değil Mor ve Ötesi'nin hayranı bir nesli mahvettiği herkes tarafından kabul edilebilir. Lisede edebiyat derslerinde bu şarkıyı kafamdan geçirerek yazdığım yazıları hala saklar; dönüp okuduğum zaman o zamanki duyguların aynısını hiç geçmemişçesine hissederim.



2. Damien Rice - Elephant

Ne zaman nerede dinlediğim asla önemli değildir; Elephant'ın bir notasını bir tınısı duyduğum an ağlarım kardeşim!! Damien Rice'ın şarkı yaparken hiç acımasının olmadığını onu dinleyenler gayet iyi bileceklerdir. Bilmeyenler için şu şekilde anlatayım; ruh halinizin dalgalı olmasına gerek yok Damien Rice sizi nasıl yakalarsa sizi aldığı gibi oradan oraya sürükler. Hiç unutmam; ilişkimin ikinci yılında yaz sıcağında sevgilimin kucağında kafam dururken bir yandan da kulaklıkla bu şarkıyı dinliyorduk; çok mutlu olduğum anda bile Damien beni kıskıvrak yakalamış bırakmamıştı. “What's the point of this song? Or even singing? You're already gone” dediği anda kendimi salmış hıçkırıklara boğulmuştum. Beni fark edip “Niye ağlıyorsun?” dediğinde de “Elephant bu, elimde değil.” demiştim.



3. The Frames - Rise

Bir gece boyunca belki 100 belki 150 kere dinlediğim şarkı Rise. Glen Hansard bu kadar tanınırken grubu The Frames nasıl bu kadar gözlerden uzak hayret ediyorum. Oysaki ne kadar harika müzik yapıyorlar. Rise da üniversite yıllarımın başlarında karşılaştığım, tanışır tanışmaz hemen gelecekteki cover grubumun repertuarına koyduğum bir şarkı. Sonlara doğru mikrofonu ayaklığından çıkarıp elime alacak, “Sometimes we will fall from the light, but it shines on us tonight, and together we will rise.” diye bağırırken boyun damalarımın güçlendiğini dışarıdan izleyiciler de görecek hayalleriyle yaşıyorum. Ama bu benimle alakalı değil bence, şarkıyı dinleyen herkeste bu imajı yaratabilecek kadar güçlü bir şarkı çünkü Rise.



4. Radiohead - Let Down

Dünya üzerinde yapılmış en güzel şarkılardan biri Let Down. Bana kalırsa bir Gregor Samsa şarkısı bu. “One day I'm gonna grow wings, a chemical reaction.”, “Let down and hanging around, crushed like a bug in the ground.” derken sanki benim Gregor'umu anlatıyor gibi hissetmiştim ilk dinlediğimde, o günden beridir lügatımda Gregor Samsa şarkısı olarak geçmektedir. Grubun kendisi ise şarkıyı Andy Warhol'un kendi sıkıcılığından hoşlandığını söylemesinden esinlenerek bu şarkıdaki ruh halinin bir geçiş ruh hali olduğunu, kalabalığın içinde uzaklaştıran bir şarkı olduğunu belirtmiş bir röportajlarında. Bana kalırsa Radiohead'in en başarılı şarkılarından biri Let Down. Ayrıca Umut Sarıkaya'nın Radiohead için söylediği “İnsanları üze üze kendine ev yaptırdın.” sözü de geçerliliğini hala koruyor bence.



5. Regina Spektor - Apres Moi

“Kıskançlıktan çatlatacak kadınlar” listesi olsa ilk ona girecek isim Regina Spektor. Piyanoyu çalışı, ses tellerinin her bir telini ayrı ayrı başarıyla kullanan güzel kadın. Çoğumuz onu 500 Days of Summer'ın meşhur şarkısı Hero ile tanıyoruz. Oysaki Regina bundan çok daha fazlası. Örneğin Apres Moi ne zaman kendime güvenimi kaybedecek gibi olsam beni tokatlayıp kendime getiren şarkı. “I must go on standing, you can't break that which isn't yours.” resmen motto olacak söz. Şarkıyı dinlerken tavsiyem gözünüzü kapatmanız yönünde, kendinizi piyanonun sesine Regina’nın parmaklarına ve sesine bırakın. Regina'nın size verdiği güveni iliklerinizde hissedin.



6. Jehan Barbur - Neden

Hayatınızda bir kerecik bile olsa Jehan Barbur'u canlı dinleyin. Asla pişman olmayacaksanız. Ben Jehan'ı “Toplanmamış bir oda benle hayat, sen yağmur sonrası.” sözleriyle tanıdım. O günden beri hem varlığı hem şarkılarıyla beni büyülüyor. Nedense içime işleyen bir şarkı. Üniversitenin ilk yılı kaçıp kaçıp İstanbul'a giderdim; ve benim için İstanbul her şey; hayatımın fon müziği de Neden'di. Az dinlemedim keratayı. Şimdi her şey İstanbul değil ama fon müziğim yeri geldiğinde hala Neden.




7. Antony and The Johnsons - Cripple and The Starfish

Bunca yıldır sözlerinde tam bir anlam bütünlüğü yakalayamadığım halde her dinlediğimde içimden bir başka Gözde'yi çıkartan şarkıdır “Kötürüm ve Deniz Yıldızı” tam yakaladım dediğim anda şarkı yine benden kaçıveriyor. Ama Antony'nin sesi beni alıp gökyüzüne çıkarıyor, orada bana kendisinin başı çektiği melekler korosunu dinletiyor sonra da çıkardığı yerden aşağıya serbest düşmeye bırakıyor. Şarkı bittiğinde kendime gelmem saatlerimi alıyor. Kulaklıkla son sese yakın bir şekilde karanlıkta dinlemeniz tavsiye edilir; o zaman dediğimi anlayabilirsiniz.




8. Trespassers William – Different Stars
          
Nasıl dinlediğimi hiç hatırlamıyorum Trespassers'ı. Bir yerlerden bulmuşumdur kesin ama üniversitede ayrı düştükten sonra bir ara sık tartışmalar yaşadığım çok yakın arkadaşım bana bir keresinde “Biz tam Different Star'ız” demişti. O günden sonra istesem de Trespassers William'ı unutamadım. Ve ilginçtir ne zaman moralim bozulsa aklıma ilk bu şarkı gelir; dinledikten sonra arka arkaya üç-dört defa daha dinlerim. Eskisi kadar üzüyor mu bu şarkı peki beni? Üzüyor üzmesine ama eskisi kadar değil.




9. Sakin - Bizim Değil

Şu güzelim grup niye dağıldı? Bilen varsa çıksın söylesin. Şöyle bir şarkıyı yapan grup ortadan bir anda kaybolamaz. Gelmiş geçmiş en iyi Türkçe şarkı olabilir benim için Bizim Değil. “Yalnızız yalnızlıktan korktuk.”, “Sor, garip, kimin bu sokaklar, etraftaki dönme dolaplar? Neredeysen çık” Yok yok, bir şarkı ancak bu kadar işleyebilir insana ve hafızasına. Benim için inanılmaz bir yere sahip Sakin, kendimi bulmamı sağlayan insan Oğuz Atay ise kendimi bulmamı sağlayan müzik Sakin'in müziği olmuştur. Ne yaparsa yapsın zaten sevecektim ama Bizim Değil'i anlatmak buraya sığmayacaktır.



10. Jeff Buckley - Lover, You Should've Come Over

En güzelini en son bıraktım. İlk aşkımın Jeff olduğunu, Jeff ile olan hikayemi bir başka yazımda zaten sizinle paylaşmıştım. O yüzden hemen şarkıya geleceğim ve şarkıyla ilgili söyleyeceğim tek bir şey var; “Sometimes a man gets carried away, when he feels like he should be having his fun and much too blind to see the damage he's done sometimes a man must awake to find that really, he has no-one”  diye gelen birini affetmemek mümkün değil.

  


Müzikle kalın.
Haftaya görüşürüz.
xoxo             

Gözde Sarıhan

2 yorum:

  1. "Lütfen beni hemen uyandır, ya da hep öyle bak yüzüme." En sevdiğim olacak hep. 23.

    YanıtlaSil
  2. melankoliyi sevmek, onu müzikle özdeşleştirmek çok da kötü bir şey olmasa gerek. bu kadar güzel şarkılar dinleyemezdik yoksa...

    YanıtlaSil

.