Daha önce de bahsetmiştim. Bu
dönem bana 'bomboşluk' dönemi... Bütün arkadaşlarım, affedersiniz köpek gibi
staj peşinde koştururken, sözlüden sözlüye koşarken, ben okulumu bir dönem
uzatmanın verdiği rahatlıkla iki buçuk aydır yatıyorum.
Her ne kadar, onların uyanmak
için berbat bir zaman olduğunu iddia ettikleri sabah altının, sık sık benim
uyku saatim olmasının keyfini çıkarsam da, iki ay sonra düşeceğim hali de görmezden
gelemedim. Demek gün ağarınca benim de boynum bükülecek. Bütün gün çalışacak,
kimseye yaranamayacağım demek. Demek akşam onda çılgınlar gibi uyumak
isteyeceğim, yetmeyecek, yetiştirmem gereken sunumlar, araştırmalar yüzünden
uyuyamayacağım. Vallahi yazarken darlandım!
Bu karanlık tablo bana, aylak bir
bakkal olduğum şu günlerde, terazide bir 'takım' şeyler tartmaktan daha
fazlasını yapmam gerektiğini düşündürdü. Bir şeyler yapmak istedim. İçeriği
önemli olmaksızın beni mutlu edecek şeyler, görmediğim yerler görmek de listeye
girebilirdi, tatmadığım şeyler tatmak da. Hemen kendimi, bu kez iştahla yatağa
fırlattım. İşte oradaydı bilgisayarım, güzeller güzeli internetim... Bana
İzmir'de neler yapılır, ne izlenir, nerelere gidilir hepsini söyleyeceklerdi
birlik olup. Kendime nefis bir program çıkaracaktım.
Ama öyle olmadı...
Belki de benim yeteneksizliğim
ama İzmir'in nabzını tutan bütün siteler çok kötü. Bölük pörçük... Yarım
yamalak... Merak ettiğiniz bir oyunun izini sürebilmek için en az beş sekme
açmanız, en son da pes ederek telefona sarılmanız gerekiyor. Hangi yüzyıldayız
da ey internet, beni tanımadığım insanların sesini duymaya zorluyorsun??
Bu da hayatımda en çok güldüğüm
şeylerden biri.
Neyse ben pes etmedim tabi...
Aranacak yerleri aradım, sorularımı sordum ve kendime öğrenci bütçeme uygun
(kahrolsun bazı bilet fiyatları) bir etkinlik rehberi hazırladım. Bu arada
etkinlik değiller tabi ama belki benimle gurur duyarsınız falan diye de küçük
haberlerimi vereceğim. Çok istediğim iki şeyi de gerçekleştirdim; işaret dili
öğreniyorum ve artık bir dövmem var. Canım kasım. Kasım 'da gaz başkadır,
doğrusu bu. Evet.
Takvimimdeki ilk etkinlik Tiyatro
Terminal'in sahneye koyduğu “Hiç” isimli oyundu. Ve şu kadarcık şeyle ilgimi
çekmişti.
-Hiç.Hiç.Hiç. -Sizin izlemek için
geldiğiniz oyunun konusu neydi? -...... -Gördünüz mü? Kimse sizi kandırmaya
çalışmadı. Şimdi lütfen yerinize oturun. Sizi temin ederim memnun kalmazsanız
paranızı iade edeceğim.
Oyunu 7 kasım akşamı izleme şansı
buldum. Bana soracak olursanız, basit bir izleyici gözüyle, ilk önce oyunun “farklı”
olduğunu söylerim. Bunun dışında öyle bir oyun ki, yine bana sorarsanız,
haricen kuracağım herhangi bir cümle, derin spoiler yaraları açabilir. Bunun
dışında oyuncuların performanslarının inişli çıkışlı olduğu bir akşamdı. Yer
yer gerçekten çok yüksek, ama özellikle başlangıçta gelecek 45 dakika adına
endişe vericiydi. Bir de senaryonun sağlam bir noktaya bağlanamadığına inandım
ama ne diyeyim... Belki de beni aşan işler dönmüştür, ki bu da yüksek bir
ihtimal.
Küçük detayların yanı sıra,
gerçekten bir saniyesinden bile sıkılmadığım bir oyundu. Büyük, içten
kahkahalar salondan eksik olmadı. Oyun çıkışında en uygunsuz zamanında bile
beni kırmayarak, bana zaman ayıran oyunun yönetmeni İbrahim Güngör'ün ise bana
bir anısı, sizlere de bir notu var:
Aslında imza da atmasını
özellikle rica ettim ama belki de çirkin bir küçük ilkokul çocuğu imzası
vardır, artık üstelemedim
Bu da bana hediye ettikleri
ayraçlar. Bir tanesi el yapımı.
Tiyatro Terminal 'e başarılarının
devamını diliyor, hepinize 45 dakikanızı bu kez farklı bir “Hiç”e ayırmanızı
tavsiye ediyorum.
21 Kasım 2013 Muppets Pub &
Art saat 20:30 ------> Kıbrıs Şehitleri Caddesi 1448 Sok. No:24 Alsancak,
İzmir
Tel: 0554 790 50 70
Tiyatro Terminal ----->
info@tiyatroterminal.com
Tel: 0507 02 983 02
İkinci etkinliğim, ne yalan
söyleyeyim, en çok kalbimi hoplatandı.
İlk eserinden son eserine Bedri
Rahmi Eyüboğlu retrospektif sergisi
24 Kasım'a kadar gezebileceğiniz
bu sergi, Bornova Hükümet Konağı'nın hemen arkasında, Dramalılar Köşkü'nde.
Köşkün kendisi de, sergi de, Bedri Rahmi de öyle geniş, ferah ve dolu dolu ki.
Hani bence hepsini, her şeyi kaçırın, ama bunu kaçırmayın.
Sergiyi yine basit bir izleyici
gözüyle yorumlamak istediğimdeyse aklıma ilk gelenler şöyle; B. Rahmi ne
ressam, ne şair… Sanatçıymış B. Rahmi... Resimlerinde kullandığı yaratıcı
malzeme ve dokular; taşları, ekmek tahtalarını, takozları sanat malzemesi
haline getirmesi, koskoca Anadolu'yu tek bir tabloyla batılı sanatın göbeğine
sokması, resimleriyle şiirlerini kavuşturduğu “şiirli resim”leri... Bir de
kadınları; KARADUTU, ÇATALKARASI, efendime söyleyeyim ÇİNGENESİ... Bir de tabi
Eren'i... Her şey sanatmış adeta B. Rahmi'ye... Doğu ve batı, rakip kadınlar, natürmortlara
sızan soyut ögeler, Türk Bayraklı Viking gemileri (bu benim pıtış benzetmem
tabi)... Bir araya gelmeye hali olmayan ne kadar şey varsa, Bedri Rahmi için,
sanat için bir gayret bir araya gelmiş.
Bir de otoportreler var tabi. Oto
dediniz mi bende akan sular duruyor. Bir insanın kendi gözünden kendini
dinlemeye, izlemeye, görmeye doyamıyorum. Hoş insanlar da bunu yapmaya
doyamıyorlar. Ne mutualist bir düzen... Otoportreden ve insanların kendilerine
olan doymamazlıklarından bahsetmişken... Bir şeyi daha eklemezsem ölürüm.
Bu her ne hikmetse sergiyi
gezerken adını almayı unuttuğum bir eser. İsmi takkeli hacı falan gibi bir şey.
Ama bana sorarsanız bu bir penis. Üzgünüm yani, üç kişiye sordum net ve tek
cevap bu, “penis”. Doğrusu koskoca bir ressamın penisinin portresini yapıp
bizlere “takkeli hacı” falan diye kakalaması fikri beni öyle eğlendiriyor ki…
Beni nasıl kınayacağınızı umursamadan bunu da buraya yazdım.
Dramalılar Kent Arşivi Müzesi
Tel:0 232 374 35 60
Üçüncü etkinliğim ise Sahne
Salt'ın tiyatrosu Katran olacaktı. Lakin oyunu 7 dakika ile kaçırdım. Benim
için öyle zor, öyle karmaşık bir yeri var ki.. Anlatamam. Ama kendileri çok
kral kimseler çıktılar, ben nefes nefese telefonda durumu açıklarken daha,
telefonun karşı tarafındaki hanımefendi haftaya misafirleri olmamı rica etti. O
kadar sevindim ki, gözlerim doldu neredeyse. Alsancak'a kadar boşuna gitmiş de
olsam, hiç üzülemedim. Oturdum bir bira içtim, midye yedim. Midyeci Orhan
Abi'nin midyelerine methiyeler düzdüm. Sefa pezevengi oldum. 16 kasım
oyunlarını merakla bekliyorum.
Sahne Salt ------> Halit Ziya
Bulvarı, Tamer İşhanı, Kat:5, Daire 506 Hilton Otel Karşısı, Saint Polycarpe
Kilisesi Sokağı
Tel: 0 542 451 98 90
Ve diğerleri...
Tarık Gök +7000 Nepal-Hindistan
Fotoğraf Sergisi (9 Aralık'a kadar)
İpek Yolu - Görkemli Alanlar
Sergi (30 Kasım'a kadar)
Body Worlds Orijinal Vücut
Dünyası (30 Kasım'a kadar) (tam:27 tl, öğrenci:23 tl)
Yeni Türkü Konseri, Ooze Venue
(29 Kasım, 21:00, 29 tl)
Veeee İzmir 14. Kısa Film
Festivali (19-24 Kasım)
İşte benim Kasım ayı
etkinliklerim. (Challenge accepted!) Siz de öyle çok boş oturmayın, iki insan
görün, içiniz ölür bak.
Sevgilerimle.
M.B.O.
güzel bir plan yapmaya yardımcı oldu teşekkürler MBO
YanıtlaSilNE GÜZEL, BELKİ KARŞILAŞIRIZ :)
SilSeninle aynı şehirde olsaydık yapmayacağımız şey kalmayabilirdi, ama değiliz. Bu haftaki yazın bi başkaydı.
YanıtlaSilBELKİ BİR GÜN OLURUZ. BELKİ DE YAKINDA OLUR. BELKİ SANA KÜÇÜK SÜRPRİZLER YAPARIMDIR.
SilMinik sürprizlere hayır dememsle. Kıpsle.
YanıtlaSil