İzmir'e
henüz kış gelmedi ama yurdun çoğu bölgesinde insanlar kalın kazakları üstüne
pofuduk montları, eldivenleri-atkıları ile dışarı çıkmaya başladı. Soğuğu
sevmeyen biri olarak gerçekten İzmir'de yaşamanın keyfini çıkarıyorum; hala
üstüme bir ceket alarak dışarı çıkabiliyorum. Ama gelin görün ki eli
kulağındadır; yakında kara bulutlar, kümülüsler vs.ler buraya da gelecektir.
Çılgınlar yağmurlar, taşan mazgallar... Hepsi kapımızda; malum Kasım'ı
ortalıyoruz.
Bendeniz
yağmuru severim; şu da bir gerçektir ki yağmur ve yağmurlu günler tam bir
depresyon sebebidir. Başka sorunlar yetmez gibi bir de yağmur sıkıntı verir
insana. Evden çıkmak istesen çıkamazsın; evde durmak istesen öğle saatinde
akşam karanlığını yaşadığın için afakanlar basar, evde de duramazsın. Eğer ki
derdin tasan çoksa işte asıl o zaman yandın. Girersin yatağının içine vaktini
orada geçirirsin. Erkekleri bilemeyeceğim ama depresyona girmeye hazır her
kızın bu anlarda yaptığı şey çoğu zaman ağlamaktır. Zaten gözyaşlarımızı
dökmeye çok hazır olduğumuzdan depresif havalar bize göredir. Böyle günlerin
vazgeçilmesi ise ağlak filmler ve sümük akıttıran acılı şarkılardır. Filmler
benim konu alanım olmadığından onu bir kenara koyup; sümük akıttıran acılı
parçaları kendime misyon ediniyorum.
Genel ruh
haliyle depresyona müsait ve her dakika depresyona girebilme ihtimali olan biri
olduğum için depresif şarkılar uzmanlık alanıma giriyor bile denebilir.
Geçtiğimiz haftalarda yalnızlığım o kadar canıma tak etmiş olacak ki; kendime
bir kedi aldım. (İnanılmaz tatlı bir British Shorthair, ismi de Kafka.) İnsana
kendini bayağı iyi hissettiriyor kedi sevmek, gerçekten herkese önerimdir; derdin
problemin kalmıyor o güzelim peluş gibi dört ayaklıyı severken. Kafka'yı bu
kadar severken; en büyük aşklarımdan müziği bir kenara atmayı kendime
yakıştıramadım ve depresyonuma iyi gelen bazen de depresyonuma sebep olan
şarkıları size listelemeye karar verdim.
1. Mor ve
Ötesi – 23
Yazılmış en
çok can acıtan şarkılardan biri 23.
“Anlamsız
sözlere artık hiç bulaşmadan, beklesem yanında.” sadece bu cümle bile beni mahvetmeye yetiyor
mesela; ilk dinlediğim andan beri her dinlediğimde tüylerimi diken diken eden
gözlerimin inceden inceye dolmasına sebep olan şarkıdır. Sadece beni değil Mor
ve Ötesi'nin hayranı bir nesli mahvettiği herkes tarafından kabul edilebilir.
Lisede edebiyat derslerinde bu şarkıyı kafamdan geçirerek yazdığım yazıları
hala saklar; dönüp okuduğum zaman o zamanki duyguların aynısını hiç
geçmemişçesine hissederim.
2. Damien
Rice - Elephant
Ne zaman
nerede dinlediğim asla önemli değildir; Elephant'ın bir notasını bir tınısı
duyduğum an ağlarım kardeşim!! Damien Rice'ın şarkı yaparken hiç acımasının
olmadığını onu dinleyenler gayet iyi bileceklerdir. Bilmeyenler için şu şekilde
anlatayım; ruh halinizin dalgalı olmasına gerek yok Damien Rice sizi nasıl
yakalarsa sizi aldığı gibi oradan oraya sürükler. Hiç unutmam; ilişkimin ikinci
yılında yaz sıcağında sevgilimin kucağında kafam dururken bir yandan da
kulaklıkla bu şarkıyı dinliyorduk; çok mutlu olduğum anda bile Damien beni
kıskıvrak yakalamış bırakmamıştı. “What's the point of this song? Or even
singing? You're already gone” dediği anda kendimi salmış hıçkırıklara
boğulmuştum. Beni fark edip “Niye ağlıyorsun?” dediğinde de “Elephant bu, elimde
değil.” demiştim.
3. The
Frames - Rise
Bir gece
boyunca belki 100 belki 150 kere dinlediğim şarkı Rise. Glen Hansard bu kadar
tanınırken grubu The Frames nasıl bu kadar gözlerden uzak hayret ediyorum. Oysaki
ne kadar harika müzik yapıyorlar. Rise da üniversite yıllarımın başlarında
karşılaştığım, tanışır tanışmaz hemen gelecekteki cover grubumun repertuarına
koyduğum bir şarkı. Sonlara doğru mikrofonu ayaklığından çıkarıp elime alacak, “Sometimes
we will fall from the light, but it shines on us tonight, and together we will
rise.” diye bağırırken boyun damalarımın güçlendiğini dışarıdan izleyiciler
de görecek hayalleriyle yaşıyorum. Ama bu benimle alakalı değil bence, şarkıyı
dinleyen herkeste bu imajı yaratabilecek kadar güçlü bir şarkı çünkü Rise.
4. Radiohead -
Let Down
Dünya
üzerinde yapılmış en güzel şarkılardan biri Let Down. Bana kalırsa bir Gregor
Samsa şarkısı bu. “One day I'm gonna grow wings, a chemical reaction.”, “Let
down and hanging around, crushed like a bug in the ground.” derken sanki
benim Gregor'umu anlatıyor gibi hissetmiştim ilk dinlediğimde, o günden beridir
lügatımda Gregor Samsa şarkısı olarak geçmektedir. Grubun kendisi ise şarkıyı
Andy Warhol'un kendi sıkıcılığından hoşlandığını söylemesinden esinlenerek bu
şarkıdaki ruh halinin bir geçiş ruh hali olduğunu, kalabalığın içinde
uzaklaştıran bir şarkı olduğunu belirtmiş bir röportajlarında. Bana kalırsa
Radiohead'in en başarılı şarkılarından biri Let Down. Ayrıca Umut Sarıkaya'nın
Radiohead için söylediği “İnsanları üze üze kendine ev yaptırdın.” sözü de
geçerliliğini hala koruyor bence.
5. Regina
Spektor - Apres Moi
“Kıskançlıktan
çatlatacak kadınlar” listesi olsa ilk ona girecek isim Regina Spektor. Piyanoyu
çalışı, ses tellerinin her bir telini ayrı ayrı başarıyla kullanan güzel kadın.
Çoğumuz onu 500 Days of Summer'ın meşhur şarkısı Hero ile tanıyoruz. Oysaki Regina
bundan çok daha fazlası. Örneğin Apres Moi ne zaman kendime güvenimi kaybedecek
gibi olsam beni tokatlayıp kendime getiren şarkı. “I must go on standing,
you can't break that which isn't yours.” resmen motto olacak söz. Şarkıyı
dinlerken tavsiyem gözünüzü kapatmanız yönünde, kendinizi piyanonun sesine
Regina’nın parmaklarına ve sesine bırakın. Regina'nın size verdiği güveni
iliklerinizde hissedin.
6. Jehan
Barbur - Neden
Hayatınızda
bir kerecik bile olsa Jehan Barbur'u canlı dinleyin. Asla pişman
olmayacaksanız. Ben Jehan'ı “Toplanmamış bir oda benle hayat, sen yağmur
sonrası.” sözleriyle tanıdım. O günden beri hem varlığı hem şarkılarıyla
beni büyülüyor. Nedense içime işleyen bir şarkı. Üniversitenin ilk yılı kaçıp
kaçıp İstanbul'a giderdim; ve benim için İstanbul her şey; hayatımın fon müziği
de Neden'di. Az dinlemedim keratayı. Şimdi her şey İstanbul değil ama fon
müziğim yeri geldiğinde hala Neden.
7. Antony and
The Johnsons - Cripple and The Starfish
Bunca yıldır
sözlerinde tam bir anlam bütünlüğü yakalayamadığım halde her dinlediğimde
içimden bir başka Gözde'yi çıkartan şarkıdır “Kötürüm ve Deniz Yıldızı” tam
yakaladım dediğim anda şarkı yine benden kaçıveriyor. Ama Antony'nin sesi beni
alıp gökyüzüne çıkarıyor, orada bana kendisinin başı çektiği melekler korosunu
dinletiyor sonra da çıkardığı yerden aşağıya serbest düşmeye bırakıyor. Şarkı
bittiğinde kendime gelmem saatlerimi alıyor. Kulaklıkla son sese yakın bir
şekilde karanlıkta dinlemeniz tavsiye edilir; o zaman dediğimi
anlayabilirsiniz.
8. Trespassers
William – Different Stars
Nasıl
dinlediğimi hiç hatırlamıyorum Trespassers'ı. Bir yerlerden bulmuşumdur kesin
ama üniversitede ayrı düştükten sonra bir ara sık tartışmalar yaşadığım çok
yakın arkadaşım bana bir keresinde “Biz tam Different Star'ız” demişti. O
günden sonra istesem de Trespassers William'ı unutamadım. Ve ilginçtir ne zaman
moralim bozulsa aklıma ilk bu şarkı gelir; dinledikten sonra arka arkaya
üç-dört defa daha dinlerim. Eskisi kadar üzüyor mu bu şarkı peki beni? Üzüyor
üzmesine ama eskisi kadar değil.
9. Sakin -
Bizim Değil
Şu güzelim
grup niye dağıldı? Bilen varsa çıksın söylesin. Şöyle bir şarkıyı yapan grup
ortadan bir anda kaybolamaz. Gelmiş geçmiş en iyi Türkçe şarkı olabilir benim
için Bizim Değil. “Yalnızız yalnızlıktan korktuk.”, “Sor, garip, kimin bu
sokaklar, etraftaki dönme dolaplar? Neredeysen çık” Yok yok, bir şarkı
ancak bu kadar işleyebilir insana ve hafızasına. Benim için inanılmaz bir yere
sahip Sakin, kendimi bulmamı sağlayan insan Oğuz Atay ise kendimi bulmamı
sağlayan müzik Sakin'in müziği olmuştur. Ne yaparsa yapsın zaten sevecektim ama
Bizim Değil'i anlatmak buraya sığmayacaktır.
10. Jeff
Buckley - Lover, You Should've Come Over
En güzelini
en son bıraktım. İlk aşkımın Jeff olduğunu, Jeff ile olan hikayemi bir başka
yazımda zaten sizinle paylaşmıştım. O yüzden hemen şarkıya geleceğim ve
şarkıyla ilgili söyleyeceğim tek bir şey var; “Sometimes
a man gets carried away, when he feels like he should be having his fun and
much too blind to see the damage he's done sometimes a man must awake to find
that really, he has no-one” diye gelen birini affetmemek mümkün değil.
Müzikle
kalın.
Haftaya
görüşürüz.
xoxo
Gözde
Sarıhan
"Lütfen beni hemen uyandır, ya da hep öyle bak yüzüme." En sevdiğim olacak hep. 23.
YanıtlaSilmelankoliyi sevmek, onu müzikle özdeşleştirmek çok da kötü bir şey olmasa gerek. bu kadar güzel şarkılar dinleyemezdik yoksa...
YanıtlaSil