19 Eylül 2013

Pretend You’re Happy When You’re Blue

Bana çok uzun gelen bir aradan sonra yeniden birlikteyiz. Bana uzun geldi, çünkü uzun süredir yazmadım. Dinginlik içinde, “hiçbir şey yapmamaca” oynuyorum. Çok zevkli, inanır mısınız? Küçük bir “kendini bulma yolculuğu” içindeyim.  Her huzur, dinginlik ve sakinlik istediğimde olduğu gibi, bu sefer de bir Haruki Murakami romanı okumak istedim: Sınırın Güneyinde Güneşin Batısında. Kitaba adını veren şarkı da tahmin edebileceğiniz gibi, South of the Border.  



Kitabın adından itibaren başladık Haruki Mukarami’nin yine entelektüel bilgi bombardımanına. Umarım caz ve klasik müzik açısından roman karakterinin bayıldığı şarkılar, sanatçılar, şarkı sözlerini kucaklayan bu romanı okurken siz de benim kadar heyecanlanırsınız.

Kitabımız Hacime isimli bir adamın hayatını kaba çerçevede ele alıyor. Hacime; iki çocuklu, sevdiği kadınla evlenmiş, mutlu bir evliliği olan, sıradan sayılabilecek bir adamdır. Eşinin babası tarafından aldığı yardımlarla kendi çalışkanlığını harmanlayıp kazandığı başarılı bir kariyeri olmasına rağmen yine de hayatında eksikler aramaktadır. Hacime’nin çocukluğundan başlayarak hayatını bir nevi kronolojik sırayla ele alan Murakami,  kahramanın duygusal gelgitlerini de bize çok derin bir şekilde hissettiriyor. Kitapta Hacime’nin ikilemleri, gençliğinde düştüğü sıradan hatalar, evliliğinde mutlu olup yine de bazı eksiklikleri sorgulaması gibi birçok psikolojik irdeleme yer alıyor. Hacime’nin artık hayatının dönüm noktasında olduğu andaki psikolojisini, basit nüanslarda, kendi psikolojinizle özdeşleştirebilirsiniz. İnsanoğlunun çok da karmaşık bir yaratık olmadığını bize tekrar hatırlatan Murakami’nin bu romanı, aslında tam “uzun metraj film çekilmelik roman” niteliği taşıyor. Kısa bir film senaryosu gibi olan kitabı okurken bunu siz de hissedeceksinizdir, eminim. Çılgın yaratıklar, gizemli olaylar, heyecanlı maceralar olmamasına rağmen, okuyucuyu yine dingin denizlerde kısa süren ama dolu dolu bir yolculuğa çıkaran Murakami’ye saygımı, sevgimi dile getiriyorum tekrar.

Dediğim gibi Hacime’nin mutlu evliliğini ve hayatını sorgulamasını çoğu zaman, elinizdekilerle yetinmeyip de daha fazlasını isterkenki zamanlarınızla özdeşleştirebilirsiniz. Hacime’nin her şeyi kendi elleriyle inşa ederek para kazanmak istemesi, kayınpederi yardımıyla açtığı barda çalıştığı zaman kadar birçok gelecek planı yaptığını göreceksiniz. Kendini sosyalist düzene hayran olmuş bir gençlik döneminden, kapitalist düzenin revaçta olduğu bir dönemde bulan Hacime, bir yandan kendi halinde bir bar sahibi olarak yaşamaya çalışsa da, kayınpederinin iş adamı olması sebebiyle bazı anlarda para egemen sisteme ayak uydurmak zorunda kalacaktır. Kendi açımdan Hacime’nin düşüncelerini mantıklı bulsam da, çoğu açıdan tutarsız bir karakter gibi gelmişti bana. Bakalım siz ne düşüneceksiniz bu konuda…

Hacime’nin özel hayatı konusunda pek bir şey söylemek istemiyorum açıkçası, kitabı okurken en azından bu açıdan heyecanlanın diyelim.

Hacime’nin çocukluğunda sürekli dinlediği, Nat King Cole’u bana tanıtan (tanıyordum ama dinlememiştim.) Pretend adlı şarkısını da sizlerle paylaşmak istiyorum.  



Pretend you’re happy when you’re blue
It isn’t very hard to do.

Kitaptan alıntılarla devam ediyoruz:

“Bugün bile ne zaman onu düşünsem sakin bir Pazar sabahı gelir aklıma. Doğmak üzere olan dingin, güzel bir gün. Ödevsiz, her ne istiyorsanız yapabileceğiniz bir pazar günü. İzumi daima bana, uzanıp keyfinize baktığınız bir Pazar sabahı hissini vermişti “

“Tekrar ve tekrar söylediklerini düşündüm. Gözlerim kapalı vücudumun içindeki kıpırtıları dinledim. Gerçekten değişebilirdim. Değişmeliydim.”

“Ve başladığım yere dönmüştüm. Bu duruma alışsam iyi olacaktı. Kimse benim için hayaller üretmeyecekti.-başkaları için bir şeyler yapmanın sırası bendeydi. O düşlerin hiçbir gücü yoktu, eğer hayatımın bir anlamı varsa yapmam gereken şey de buydu. Muhtemelen.

Huzurla ve kitapla kalın. 


Mak.

2 yorum:

  1. Kitabı okumadım fakat nedense kitabın sonunda Hacime'nin eş cinsel çıkacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. natkingcole kulaklarımda murakami nasıl olur diye düşündüm henüz ısınamadık galiba birbirimize belki üni.de daha çok mu severdim bilemedim

    YanıtlaSil

.