27 Eylül 2013

Jessie J - Alive

Daha tanışalı birkaç ay olmuşken sanki beraber büyümüşsünüz hissi veren insanlar vardır ya, işte müzik dünyasında da bunun son zamanlardaki en güzel örneği Jessie J.



2011 yılında çıkardığı Who You Are albümü ile hayatımıza giren ve ardından The Voice UK’de her hafta izlediğimiz Jessie J’yi aslında sadece 3 yıldır tanıyoruz. Who You Are gibi neredeyse her şarkısı başarılı/hit olan bir albümden sonra Jessie J, The Voice yarışmasındaki koçluk görevine son verdi ve müzikal kimliğine odaklandı. Buradaki sebep ise oldukça açık; beklentileri karşılayabilmek için fazla çalışma gereksinimi.

Jessie J’in 2. stüdyo albümü Alive. Bu cümleyi yazdıktan sonra “zaman kavramı” kafama dank etti ve girişi az önce okuduğunuz gibi yazma kararı aldım. Çünkü, eğer ben hararetli bir sohbetin ortasındayken birisi yaklaşıp “Jessie J’in kaç albümü var?” diye sorsa, rahatlıkla 5 filan diyebilirim.

Jessie J’in “sanki uzun yıllardır müzik piyasasında” olma özelliği iyi mi yoksa kötü mü tam olarak bilemiyorum. Mesela, Jessie J’in sesine laf eden varsa hemen şu an yazıyı okumayı bırakabilir. Jessie’nin karakteri ise sesiyle yarışır cinste. Özellikle The Voice yarışmasındaki koçluk görevi ile karakterini son derece öne çıkaran Jessie J, insanları kendine hayran bırakmayı başardı. Müziğe duyduğu aşk ile insanlara bir şeyler öğretmeyi neredeyse kendine misyon haline getirmiş bir sanatçı. Jessie’nin İngiliz olması ise onu yarışta 1-0 önde başlatmaya yetiyor. Fakat, Jessie J’den sıkılmak da mümkün. Şarkılarda vurgularını, nefes alış verişlerini, elini ne zaman nereye kaldıracağını anlamak için Jessie’yi 2 saat izlemek yeterli. 

Alive


Albümün açılış şarkısı olan It’s My Party, oldukça ilginç bir özelliğe sahip. Çünkü bir Pop/Dans şarkısı, maksimum 5 dinlemeden sonra sevilirken It’s My Party için bu rakam 15 civarı olabilir. Albümün açılış şarkısı olmanın yanında albümden yayınlanan 2. single olma özelliği ile dikkat edilmesi gereken şarkılardan. Benim şarkıya ısınmam ise bu yazıyı yazarkenki süreç boyunca “It’s My Party acaba iyi mi, kötü mü?” sorusuna yanıt bulmak için debelenirken gerçekleşti. Şarkı, son derece eğlenceli bir pop şarkısı olmakla kalmayıp vokal olarak da kendini gösteriyor. Her ne kadar şarkıyı sevsem ve sürekli dans etsem de, şarkının klibi ile hala bir noktada buluşabilmiş değiliz.



Albümdeki favori şarkılarımın başında gelen Sexy Lady, tam bir Jessie J şarkısı. Yer yer sertleşen yer yer dans şarkısına dönen müziği ve dile kolayca dolanan eğlenceli sözleri ile şarkı, ben buradayım diyor. “All my sexy ladies” cümlesi, bir “Single Ladies” etkisi yaratmasa da oldukça başarılı bir slogan. Şarkının ilk 2 dakikasında kesintisiz dans ettikten sonra araya giren elektro gitar ile daha da havaya girebilir ve alkolün de etkisi ile masaların üstünde dans edebilirsiniz. Albümdeki bir diğer favorim Harder We Fall ise Sexy Lady’nin aksine Jessie J’den beklenmeyecek bir şarkı. Öncelikle şarkıyı herkes sevecektir. Çünkü şarkının melodisi insanı direkt olarak içine alıyor ve eli, ayağı ritim tutmaya davet ediyor. Sözlere gelecek olursak, hemen hemen herkesin kendi ile bağdaştıracağı sözler. Bu bakımdan bana kalırsa şarkının promo single/single olması an meselesi. Şarkıda çok sevdiğim ve hiç sevmediğim birer özellik de mevcut. İlk olarak, şarkının A ve B kısımlarındaki vokallerin birbirinden biraz farklı olması bence çok güzel. İkinci olarak ise şarkının B kısmındaki nakarat çıkışındaki bölüm ise bana kalırsa son derece gereksiz ve şarkıyı biraz olsun düşüren cinsten. Genel olarak ise şarkı Jessie J’den beklenmeyecek sakinlikte.

Gelelim benim için albümün en özel parçaşına; I Miss Her. Canlı performansı, albüm kaydından daha çok sevdiğim için bu şarkı kesinlikle bana hitap ediyor. Sanki evimin salonun ortasında müzisyenler ve en önde Jessie J... Şarkıdaki güzellikler saymakla bitmez ama şöyle özetleyebilirim. Öncelikle Jessie J’in sesini %100 olarak duyuyoruz. Özellikle nakarattaki “I’d giver her my forever / If it meant for a day she can really be okay / ‘Cause I miss her” sözlerini öyle bir vokal ile seslendiriyor ki erimemek elde değil. Şarkının müziği ise son derece akıcı olmakla birlikte biraz da acı verici. Yaylı çalgıların nakarat girişlerindeki yükselişleri ise tam anlamıyla enfes. Ee şarkının sözü iyi, müziği iyi, vokali de en iyiyse dinlemekten başka yapacak bir şey yok. Hazır canlı performans konusundan bahsetmişken Conquer The World (feat. Brandy) şarkısından da biraz bahsedeyim. Sözlerini biraz basit bulsam da şarkının müziğinde beni kendine çeken bir şeyler var. Fakat şarkıyı her dinlediğimde sanki Jessie ve Brandy stüdyoda prova yapıyorlar havası alıyorum. Sanki bitmemiş bir şeyler var.



Not: Jessie J, I Miss Her şarkısını Alzheimer hastası olan büyükannesi için yazmış.

Müzik sektöründe hatta daha doğrusu albümlerde, konsept çalışmaları çok seviyorum. Jessie J de Alive albümünde 3 şarkılık bir konsept hazırlamış denebilir. “Daydreamin’ / Excuse My Rude / Wild”. Konsept, Daydreamin' ile başlıyor. Şarkı albümün en iddialı şarkılarından birisi. 90’ların başındaki Mariah Carey müziğinden fazlaca esinlenen Jessie J, bu şarkıda adeta bambaşka bir kategoriye adım atıyor. Dans ettiren, eğlenceli müziğin üzerine yazılmış, müzik ile uyumlu sözler ve şarkının köprü kısmındaki vokalin tavan yapması ile şarkı başlı başına bir hit adayı. Sıradaki şarkımız Excuse My Rude (feat. Becky G). Jessie J’in ilk albümü Who You Are’ı bilmeyen yoktur diye düşünüyorum. İşte bu şarkıyı alın, o albüme koyun. Son derece karakteristik ve güçlü bir Jessie J şarkısı. Sanırım bu cümle şarkıyı hemen dinlemek için yeterli bir sebep. Ayrıca şarkıyı söylemek de ayrı bir eğlenceli. Az önce 3 şarkılık bir konsept dedim ve işte karşımızda Wild. Albümün çıkış şarkısı Wild, son derece başarılı ve akılda kalıcı bir şarkı. Fakat benim için şarkı hiçbir zaman %100’üne ulaşamadı. Güzel ve farklı bir ritme sahip olan Wild’dan, her zaman bir şeyler eksik duygusu alıyorum. Belki şöyle sağlam, güçlü, daha hareketli ritimlerle bezenmiş bir remix ile bu duygudan kurtulabilirim.

Albümü dinlerken Harder We Fall şarkısından sonra gelerek büyük bir dezavantaja sahip olan Breathe, albümdeki standart şarkıların arasında. Sözleri ile vuruculuğu bir derece yakalayan Jessie J, maalesef aynı başarıyı müzikte yakalayamamış. Şarkılardaki piyano seslerini çok sevmeme rağmen, Breathe şarkısında o kadar çok kendini tekrar eden melodi var ki, bir yerden sonra sadece kendini tekrarlayan piyanoyu duyuyorum ve şarkıyı kaçırıyorum.

Albümdeki yavaş parçalarının başında gelen Square One, iddialı sözleri ile dikkat çekiyor. Şarkının müziği hakkında söylenecek pek bir şey yok. Jessie J’in yavaş şarkılarında daha az ritim, daha net vokal duymak istediğimden, şarkıların akustik canlı performanslarını daha çok beğeniyorum. Ayrıca nedense şarkı bana Rihanna’nın Loveeeee Song (feat. Future) şarkısını hatırlatıyor.

Thunder ve Alive şarkıları bana kalırsa albüm doldurmaktan öteye gidemiyor. Albüm içindeki benzerlerinden sıyrılamayarak geri planda kalıyorlar. Ufak bir not olarak; Alive şarkısının 2.04 – 2.29 aralığı tam bir Coldplay şarkısı. Geriye bahsetmediğim tek bir şarkı kaldı, o da Gold. Bana kalırsa şarkının elle tutulacak hiçbir tarafı fakat dinleyin, belki siz seversiniz. 

Kısacası, Jessie J'den beklentim çok daha fazlaydı ve biraz hayal kırıklığına uğradım. Fakat albümü dinledikçe daha çok seveceksiniz, bu da bir gerçek. 

Kaan Kızılırmak

2 yorum:

  1. Who You Are albümünün tadını alamasam da Alive dinlemeye başladığım bir albüm.

    YanıtlaSil
  2. İlk başta ısınamamış olmama rağmen, birkaç kez dinledikten sonra, baştan sona dinleyebileceğim albümler arasına girdi. Square One şarkısını atarsak sanırım tapıyorum albüme. Sexy Lady, Breathe, Daydreamin, Excuse My Rude favorilerimden. Bunun yanında deluxe versiyondaki şarkıları da bir ayrı sevdim. Gayet albümün bir parçasıymış gibi geliyor bana. Alive'dan sonra Unite-Hero-Magnetic üçlüsü mükemmel olmuş. Unite içinde kendimi kaybedebilirim sanırım.

    YanıtlaSil

.