Merhaba sevgili
Beauty May Kill okurları. Ben Aslı. Eskiden her hafta bir kitap bitiren bir
insanken, dersler, hayat, dersler ve hayat sebepleriyle kısaca hayat gailesi
dediğimiz olgu sebebiyle daha az kitap okur oldum. Fakat, burada, kitaplar
hakkında yazacak olmak bana kitap okuma isteği ve şevki aşıladı itiraf
etmeliyim. Bu hem benim için hem de sizler için hoş olacak diye düşünüyorum,
umarım öyle olur da, cici cici kitapları sizlere tanıtır ya da yorumlarım.
İzninizle ilk yazıma başlıyorum. Kısa bir yazı olduğuna bakmayın, daha uzun
yazılarda görüşürüz umarım. Haydi bakalım, başlayalım!
İlk yazım
olarak sizlere güncel evrensel roman okuyucusu iseniz adını mutlaka duymuş
olacağınız bir yazarın ilk okuduğum ve delilercesine aşık olduğum bir kitabını
tanıtacağım: Haruki Murakami’nin Kafka
on the Shore - Sahilde Kafka adlı romanını.
Romanlarında kediden bol bir şey olmayan sayın Haruki Murakami.
Kitap, 15 yaşında bir genç olan
Kafka Tamura’nın evden kaçışı ile
başlayan yer yer büyülü yer yer heyecanlı, yer yer de huzur dolu bir olaylar
silsilesini konu alıyor. Evden kaçışına sebep olan ise bir kehanet: “Sen, gün
gelecek kendi ellerinde babanı öldürecek ve kendi annenle sevişeceksin!”
Kafka’nın bu sürükleyici bir dille yazılmış, ilham verici öyküsünü okumanız gerektiğini düşünüyorum. Fakat, bunu
sadece eğlenceli zaman geçirmeniz için istemiyorum, kitabın içerisinde daha
önce duymamış olabileceğiniz, kenara not edip dinlemelik, okumalık,
araştırmalık milyonlarca bilgi var! O kadar ki, entelektüel kişiliğiyle beni
benden alan Haruki Murakami, umarım sizi de öğreneceğiniz milyonlarca yeni
şarkı, kitap, albüm, sanat akımı vb. bilgiyle tatmin eder. Şimdi eğlenceli
zamanı attık cebe, enfes bir genel kültür şölenini de koyduk onun üzerine,
“Tell me more, tell me more?!” diyorsunuz, duyuyorum buradan! Şöyle söyleyeyim,
hani günlük hayatın o bilindik, güven dolu huzuru olur ya, kendinizi güvende,
mutlu ve huzurlu hissedersiniz, yorgunluk nedir bilmezsiniz o anlarda. Sadece
dipsiz bir huzur. İşte sizi temin ederim ki bu kitabı okuduğunuzda
hissedeceğiniz birçok histen en göze batanı bu duygu olacak. Huzur. Umarım
kitabı okurken siz de, aynı duyguları hissedersiniz.
Şimdi
izninizle kitaptan birkaç alıntı yapmak istiyorum.
"Platon'un
Şölen eserindeki Aristophanes'in dediklerine bakılırsa, çok eski zamanlarda,
mitolojik çağlarda üç farklı insan türü varmış" dedi Oşima. "Biliyor
muydun?"
"Bilmiyorum" dedim.
"Eskiden dünya erkek ve kadından değil, erkek-erkek, erkek-kadın ve kadın-kadından oluşurmuş. ... Tanrı kılıcını kaptığı bir gün hepsini ikiye bölmüş. Muntazam bir şekilde tam ikiye. Bunun sonucunda dünyada yalnızca erkek ve kadın kalmış, insanlarda öteki yarılarını bulmak için arayış içinde yaşamlarını sürmeye başlamışlar."
"Bilmiyorum" dedim.
"Eskiden dünya erkek ve kadından değil, erkek-erkek, erkek-kadın ve kadın-kadından oluşurmuş. ... Tanrı kılıcını kaptığı bir gün hepsini ikiye bölmüş. Muntazam bir şekilde tam ikiye. Bunun sonucunda dünyada yalnızca erkek ve kadın kalmış, insanlarda öteki yarılarını bulmak için arayış içinde yaşamlarını sürmeye başlamışlar."
“O kızla
benim aramda, en azından bir ortak nokta vardı. Bu nokta aklımda birden
aydınlanıverdi. İkimiz de artık kendi dünyamızda olmayan insanlara aşıktık. “
“Çevreme
yüksek duvarlar örmüştüm, hiç kimsenin o duvarlardan içeri girmesine izin
vermiyor, kendim de duvarın dışına çıkmamaya özen gösteriyordum. Böyle bir
insandan kim hoşlanır ki?”
“İnsan
kaderini değil, kader insanı seçer.”
“Aşk
dediğin dünyayı yeniden inşa etmek demektir. O yüzden insana her şeyi
yaptırabilir.”
““Uyusan
iyi olur.” Dedi Karga adlı delikanlı. “ Gözlerini açtığında, yeni bir dünyanın
parçası olacaksın.” Sonra uyuyorsun.
Gözlerini açtığında ise, artık yeni bir dünyanın bir parçası oluyorsun.
Karga adlı delikanlıyla iyi eğlenceler.
Mak.
Alıntılar çok güzel olmuş, en kısa zamanda okuyacağım.
YanıtlaSilUZUN ZAMANDIR BİR KİTABU KURCALAMAYI BU KADAR İSTEMEMİŞTİM.
YanıtlaSil