Kaan geçen gün “Blogumda bir köşe yazmak
ister misin?” diye sorunca önce çekindim, sonra aldığım gazla
“Yazarım tabi
elime mi yapışır?” diye cevapladığımdan beri acaba konumuz ne olsa diye
düşünüyorum. Acaba erkekleri etkilemenin yollarından mı bahsetsem yoksa aynı
anda birkaç insanı idare etmenin cazibesinden mi dejenere olmuş ilişkilerden mi
yoksa kilo vermenin yolları mı derken bugün şehir dışından gelmiş bir
arkadaşımla oturup konuştuğumda fikirler ışık hızında uçuştu kıvrım kıvrım
beynimde.
Demet 4 yıldır evli bir adamla ilişkimsi
içinde. Maddi manevi perişan günler geçirdi ve adamı –adam dediysem ağız
alışkanlığı, adamlığın a’sı yok bünyesinde- hayatından tam olarak çıkarabilmek
için debeleniyor şu an.
Yanımızda ortak arkadaşımız vardı ve
bilirsiniz insanlar arkadaşlarına kıyamazlar, zaman zaman yaptıkları
“hata”lardan onları korumak için tabiri caizse ağızlarına sıçarlar. Hah işte o
modda Demet’i yerden yere çarpmaktaydı. Tablo çok tipik, adam karaktersiz, kız
aşık, acılar kederler ve kızın can kurtaranlığa soyunmuş arkadaşları…
Eminim hemen hemen hepiniz bu tablonun
bir köşesinde mutlaka yer almışsınızdır. Şimdi asıl beni düşündüren noktaya
gelelim, kendini tüketen bir ilişkideki “güçsüz” arkadaşımız için yapmamız
gereken bir ebeveyn gibi onları cezalandırmak mı yoksa destek olalım diye bütün
bu olanlara göz yummak mı?
“Ne yaşarsan yaşa, ben hep yanındayım”
tavrı çok suistimale açık, zira ha en ufak bir teselli için adam öldürebilecek
konumdaki bir insana yaptığı/yapacağı hatalı davranışları için çanak tutmuşsun
ha pokemona özenen çocuğa “sen de uçabilirsin” demişsin, aynı şey.
Öncelikle şunu netleştirelim: “Demet”ler
her şey olabilir “ucuz, karaktersiz, ahlaksız, aptal…”, ama güçsüz değiller.
Öyle adamlarla ilişki yürüteceksin ve güçsüz olacaksın… Hadi ordan… Adamı onca
yıl bir şekilde hayatında tutmuş olan biri her şeyi yapabilir bu hayatta. Kim
katlanabilir “aşk” adına sokak kadını muamelesi görmeye? Bunlar yürek
gerektiren mevzular cancağızlarım, nice benim ben diyen insan gördüm, etraf ne
der diye mastürbasyon bile yapmadığını iddia eden. Onu bir geçelim lütfen.
Bu kızın aptal olmadığı da açık,
kendisini an be an yok eden bir adamla selamlaşmanın bile kendisi için zararlı
olduğunun farkında. Dolayısıyla arkadaş olarak “bak bak adam söyle pislik, seni
kullanıyor, seni gerçekten sevmiyor, seven böyle mi yapar” diye kafasının etini
yemek kadar anlamsız çok az şey var hayatta. Yazık lan, bu söylediklerini
bilmiyor olsa mutlu olurdu, kız mutsuz, demek ki farkında her şeyin. Kız
bunların farkında ve kendini durduramıyor, seni mi dinleyecek?? Hiç!
Sordum Demet’e “Eee abi, sen nasıl
hissediyorsun kendini, ne istiyorsun?” “Senjar, bir hafta görüşmedik, üzerimden
yük kalktı. Çok rahatım. Hem derslerimi de kötü etkiliyordu zaten iyi oldu
böyle.”
Bu cümlede saklı acıyı bulmayı size
bırakıyorum.
“Dersleri s.ktir et.” dedim. Hemen kısa
bir açıklama yapayım. Okul ders akademik kariyer vırt zırt bence de önemli
şeyler. Ancak affedersin hayatına tecavüz var orda, aldığın FF’leri düşünecek
zaman değil. Hem birini hayatından çıkarmak oturup kar zarar çizelgesi
hazırlayıp “hmm evet en mantıklı olan bu. Bak zarardayım.” diyerek olmuyor
canlarım. Bunu gerçekten istemekle oluyor. Bir şeyler “sayesinde” değil, birçok
şeye ‘rağmen’ bırakıyorsun. Hem karşındakinin gözleri kaçırıp “Git, istemiyorum”
seni demek saçmalıktan başka bir şey değil nazarımda. “Bak ben gidiyorum”u
gözünün içine ne diye sokasın ki, çok zorlarsa çekersin bi mesaj “s.ktir git”
diye. Olur biter.
Demet’i “yorma kendini yıpratma çok bunu
böyle şunu şöyle yapmalıyım diye, kasma nasıl hissediyorsan öyle davran. İçinde
bitmeden her şey acı verecek bir şekilde nasılsa ” mealinde bir kucak dolusu
cümleyle uğurladım şehrine. Çünkü en azından şunu biliyorum bir tutam empati ve
bir çay kaşığı anlayışın lezzet katmadığı hayat yok. Bence siz de bu durumdaki
arkadaşlarınıza güçlü ve cesaretli olduğunu hissettirirseniz, hayatı üzerinde
kontrolü olmadığı ilüzyonundan bir nebze olsun kurtarabilirsiniz, ki hayatta da
her şey olacağına varır be annem; yıpratmayın arkadaşlarınızı…
“Demet”’ leri de buradan kocaman
öpüyorum. İyi ki varsınız ve kadın gibi kadınsınız. Heyt be!
Ps: Abi yalnız yazdıklarımı yanlış
anlayıp g.t s.ktirmeyin. Mesuliyet kabul etmiyorum. Xoxo!
Senjar
eline,diline,yüreğine,parmaklarına sağlık TG. afedersin ama bu aşk değil biraz kevaşelik olmuş. tamam adamında bok yemesi de, düşünsene sen evlisin ve kocana bi genç kız yavşıyo. onun varya, ağzını caaart diye ayırırsın ortadan 2ye.
YanıtlaSilindie aşklar tambılır'da başlar diye bi geyik vardı yıllar önce neyse..yazı biraz post ergen dilinde olmuş.durum değerlendirmeleri,arkadaşını düşünmeler,ince hayat dersleri canlarım cicilerim şekerlerim..20'li yaşların başında kadın gibi kadın olmak..Bence bu büyük sözleri okumak,birilerinden duymak yerine yaşayarak tecrübe edip yorumlamak sanki daha güzel,hoş olur.
YanıtlaSilbu arada benim hit parçam bengi-yaralı..ÇOK İYİ YAAA indie çok mainstream hadi biraz pop dinleyelim
Iliski yasamamislikla, nefret duyulan tarafin yaninda durarak farkli olma cabalari karisimi geldi yazi biraz. Cesaretli dilini sevdim ama bi penceleme hissettim. Rahatsiz etti.
YanıtlaSilKendinden bile igrenen bi tipin arkadasiysan napmalisin konusu islenecekse, belki biraz daha tecrube konusmaliydi. Bilemedim.
yıpmısını ırıspı çıçı adlı yorumcuya:
YanıtlaSilNiçin genç kız yavşamış oluyor acaba? Evli erkek o kadını baştan çıkarmış olamaz mı? Yorumunuzdan bir kadın olduğunuz varsayımında bulunarak söylüyorum ki kadının kurdu gene kadın. Ataerkil düzenin erkekleri kadın üzerine yeterince günah yüklemişken bir de hemcinsler birbirini vurmasın.
Ayrıca yorumunuzdaki kadına şiddet ögesi kesinlikle kabul edilebilir değil. Belki de siz art niyetle söylemediniz; ancak bu tip konuşmalar şiddeti günlük ve sıradanmış gibi gösterip toplumun kanıksamasına sebep oluyor. Lütfen mizojiniye geçit vermeyelim, kadınların top yekün mücadelesine aktif olarak katkımız olmasa da ket vurmayalım.