M
Perfume May Kill, Book May Kill yerine yazdı.
« Büyük fikirler
yüzünden ahlâkı bozulacak kişiye yazıklar olsun! »
Marquis de Sade
Marquis de Sade
Seksten bahsetmenin tek tehlikesi rol
çalmaya meyilli oluşudur; özellikle de diliniz Sade’ınki kadar uyarıcı,
anlattıklarınız gösterişliyse. Döneminin en büyük düşünürleri arasında bahsi
geçen Sade’ın 1895 tarihli Yatak Odasında
Felsefe adlı kitabı cinselliğin aslen bir anlatım aracı olarak
kullanıldığı, yazarın liberten görüşlerinin pornografik tasvirler ve
sansasyonel ana hikâyeye entegre edilmiş olduğu satirik bir eser. İnsanların
birbirleriyle, toplumla ve doğayla olan ilişkisini inceleyen Sade, bunların
hepsini şık bir yatak odasından çıkmadan dillendirmeyi başarıyor. Karakterler
arası diyalog biçiminde ilerleyen Yatak
Odasında Felsefe, genç hanımların terbiyesini hedefleyen yedi bölümden
oluşuyor.
Hikâyenin ekseninde Eugénie isimli on
beş yaşındaki naif bakirenin başlıca Dolmancé ve Madame de Saint-Ange
tarafından cinsel ve fikirsel eğitimi yer alıyor. Eugénie’nin ahlâk bekçisi ve
kendini beğenmiş annesi Madame de Mistival, olacaklardan bîhaber, genç kızını
görgü ve itaat öğrenmesi için Madame de Saint-Ange’a emanet eder. Asıl
vazifesinin farkında olan Madame de Saint-Ange bunu yerine getirirken, kardeşi
Le Chevalier de Mirval’den ve onun arkadaşı Dolmancé’den yardım alır. Dolmancé
ve Madame, hiç vakit kaybetmeden Eugénie’ye anatomik ve fizyolojik bir temel
sunar, ardından libertinist görüşlerini açıklamaya başlarlar. « Cici bir kız düzüşmekle ilgilenmelidir,
asla üremekle değil. »
Pratiğe geçtiklerinde Eugénie, o
yaşına dek kendisine öğretilmiş erdem ve Tanrı mefhumlarına dair sualler sorar.
Ateist Dolmancé; ahlâk, erdem ve din kavramlarının kendince absürtlüğünü
açıklar. Onun için yegâne ilahî güç doğadır ve doğanın emri de insanoğlunun
benliğine yerleşmiş olan zevki kovalama güdüsüdür. Bu uğurda faydalanılan her
metot ve gerekirse suiistimal mübahtır. «
Her zaman için zevk peşinden koşmamızı öğütleyen, asla başka duyguya, başka
esine yer vermeyen doğa, nasıl olur da bir sonraki anda, eşi benzeri olmayan
bir tutarsızlıkla, eğer başkalarına acı verebilecekse bu zevkten kurtulmamızı
bize buyurabilir? Ah! İnanın, inanın, Eugénie, hepimizin annesi doğa, asla bize
bizden başka bir söz etmez; onun sesi kadar bencil bir ses olamaz ve bu seste
açık seçik işittiğimiz tek şey, kimin zararına olursa olsun kendimizi zevkten
zevke atma konusunda bize verdiği kutsal ve değişmez öğüttür. »
Toplumun ikiyüzlülüğünü kınarken
Dolmancé, kendi keyif ve rahatını sürdürmek için aslını saklama mecburîyetinden
mütevellit sahtekârlığa ortak olmayı bir hak olarak görür; zira riyayı ve
sinsiliği zorunlu kılan gene toplumdur. Fakat gizli tutması gereken tüm
edimlerinin kaynağı biricik müspeti doğadır ve karşı çıkmaya çalışmak en iyi
deyimle saçmalığın daniskasıdır. «
Acımasızlık bir ahlâk bozukluğu olmanın ötesinde, doğanın bize nakşettiği ilk
yasadır. Çocuk, daha erişkin olmadan oyuncağını kırar, sütannesinin memesini
ısırır, kuşunu boğazlar. Acımasızlık hayvanlarda mevcuttur, onlarda, sanıyorum
size söylemiştim, doğa yasaları bizde olduğundan daha enerjik işler;
acımasızlık duygusu vahşilerde uygar insanda olduğundan daha yakındır doğaya.
[…] Acımasızlık doğadadır, hepimiz az da olsa bir miktar acımasızlık dozuyla
doğuyoruz ve yalnızca eğitim bunu değiştiriyor; ama doğada eğitim yok, tarım
ağaçlara nasıl zarar veriyorsa eğitim de doğanın kutsal etkilerine o kadar
zarar vermekte. »
Beşinci sohbetin içinde, diğer
diyaloglara nispeten daha ciddî ve siyasî bir konunun ele alındığı Fransızlar, cumhuriyetçi olmak istiyorsanız
biraz daha çabalayın adlı uzunca bir bölümde yurttaşlara sesleniliyor,
devrimle monarşiyi alt eden Fransızların din ve törelerinden de kurtulmaları
öğütleniyor. « Fransızlar, size
sesleniyorum, Avrupa hem kılıçtan hem
de buhurdanlıktan sizin kurtarmanızı
bekliyor. Dinî batıl inançların engellerini parçalamadan krallığın tiranlığını
ortadan kaldırmanızın imkânsız olduğunu unutmayın: Bunlar birbirine öyle sıkı
sıkıya bağlıdır ki, ikisinden birinin varlığını sürdürmesine izin verirseniz,
ortadan kaldırmayı ihmal ettiğiniz hangisiyse onun nüfuzu altına bir süre sonra
yeniden düşersiniz. Bir cumhuriyetçi artık ne hayalî bir varlığın kucağında ne
de aşağılık bir dalaverecinin kucağında dize gelmelidir; onun tek tanrısı cesaret ve özgürlük olmalıdır artık. »
Eugénie’nin eğitimi iki gün boyunca
aralıksız devam eder, yepyeni fikirlerle tanıştıkça susuzluğunun farkına varır,
oldukça kabiliyetli bir öğrenci olduğunu kanıtlar; bir liberten olmaya
doğduğunu gösterir. Kızının ne denli gelişme gösterdiğini merak eden Madame de
Mistival döner ve merakınıza ihanet etmemek için seslendirmeyeceğim son sahne
vuku bulur.
Karakterler, münhasıran Dolmancé,
yüksek sosyal tabakaya ait olduklarından, her ne kadar amiyane tabirler havada
uçuşsa da, kullanılan dil, bilhassa ideolojik notlarda, rafine ve görkemli ki
öyküyü adi bir erotikadan ayıran faktörlerden birisi de bu. Sade’ın diğer
eserlerinin çoğunluğunda yer bulan —birçoğu o dönemde birer tabu ve suç teşkil
eden ve yazarın birden fazla kere hüküm giymesine müsebbip olmuş— ensest,
homoseksüelite, zina, sodomi, dinî figürlere hakaret ve elbette isim babalığı yaptığı
sadizm Yatak Odasında Felsefe’de de
mizansenin mühim bir porsiyonunda göze çarpsa da acımasızlık bir Sodom’un 120 Günü yahut Justine: Erdemle Kırbaçlanan Kadın
kitaplarındaki ekstrem formunun yanında ılımlı addedilebilir, kanıtlar arasında
cinayetin yokluğu ile.
Yazıldığı tarihlerde şoke edici olan
bunca hovardalık ritüellerini ve bugün geldikleri noktayı düşündüğümde ironik
bir biçimde zihnimde beliren, yeni vücut bulmuş bir tabu cinsel perhiz.
Aseksüellik ve antiseksüellikten davranışsal tabiatıyla ayrı düşen ve mahalle
baskısından büsbütün hür bir usulde kişinin iradesiyle karar vererek uyguladığı
bu oruç, seksüel varyasyon ve müsaadenin uzun süredir keyfini süremediği bir
bolluk çağında yeşeriyor. Tamamıyla içsel bir dizi mekanizmanın meyvesi olan bu
neo-asetik pratiğin, biraz düşündüğünüzde, toplumun neredeyse her kesiminden
soru işaretleri ve omuz silkmelerle karşılandığını ve hatta belki bir çeşit
sapkınlık olarak değerlendirildiğini görebilirsiniz.
Şehvetperest yaşam tarzının bazı
yönlerinin kabul edilir olmasına ne diyeceğini bilemem Marquis’nin; fakat
başkaldırının her türünü onaylayacağından eminim ve günümüzün seks-pozitif
toplumunun yatak odasındaki belki de en büyük devrim cinsel perhizdir.
Çok başarılı bir yazı, Book May Kill'in hakkı verilmiş.
YanıtlaSilBayıldım! Üslubuna, ciddiyetine, konuyu ele alışına ve özellikle konuna, bayıldım.
YanıtlaSilKeşke anasinin tepkisini de yazaydin. Nasilsa okuyamiyorum ben hicbisi. Yaziya taptim ve cici bir kiz olmak icon cabalayacagim. Thanks M.
YanıtlaSil