Kafamda
deli sorular ve minik bir açıklama yapma gereği duydum:
-Benim
de 7 dersim var kiee?!
-Benim
de…
Dumur
olma halinde bir süre takılırken bir yandan da gevşek götlü olup olmadığımı,
işlerimi zamanında bitiremeyip, uzattığımı düşünmeye başlıyorum ama sorun bende
değil bence, hayat zor. Neyse. Konuyu da saçma sapan bir şekilde
bağlayamadıktan sonra yavaşça esas konumuza doğru süzülürken bir yandan da arka
planımda Boris Vian’dan J’suis Snob adlı parça çalıyor.
Boris
Vian’ın müzisyen de olması, beni “Adamlar
yapıyo, ben daha 7 dersi bir arada götüremiyorum, kahretsin!” moduna soksa da, kendisi için kullanılan sıfatları görünce (yazar, şair, müzisyen, şarkıcı, gazeteci, senarist, oyuncu, eleştirmen, çevirmen ve maden
mühendisi), Boris Vian’a imrenme ile
karışık bir hayranlık duymaya başladım. Sadece bir kitabını okuduğumu söylemek
istiyorum öncelikle, sular seller gibi bilmiyorum her kitabını, hangi kitabında
konuya nasıl yaklaştığını. Sadece okuduğum “Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek”
kitabını, diğer kitaplardan farklı
olarak, düşünce yapımı bir kenara bırakıp farklı yapıda düşünmeye, farklı
şekilde yorumlamaya ya da yorumlamaya çalışmaya başladım. Chuck Palahniuk, genel
edebiyat anlamında ne kadar ilginç bir üsluba sahipse, Boris Vian da sanırım
onun babası şeklinde bir durumda
gözümde. İlginç üslubu ve iletmeye çalıştığı mesajlar birbirleriyle harmoniden
ölen bir şekilde dolanmakta etrafta. Gerçek ve kurguyu harmanlayan havası da
beni benden almıştı, okuduğum kitabında. Diğer kitapları ise okunacaklar
listeme eklenmiş durumda. Boris Vian’dan bir parçayı da paylaşalım ki okurken
müziğimiz de eksik kalmasın.
Je Bois
Boris Vian’ın bazı kitapları
Mezarlarınıza
Tüküreceğim
Yürek
Söken
Günlerin
Köpüğü
Kırmızı
Ot
Ve
Bütün Çirkinler Öldürülecek
Bütün
Ölülerin Derileri Aynıdır
Boris
Vian’ın Cezayir Bağımsızlık/Kurtuluş Savaşı döneminde Fransız bir asker
kaçağını ya da daha doğrusu savaş karşıtını konu aldığı Asker Kaçağı adlı şiiri
şu şekildedir ki şarkıya çevrilmiştir:
Asker
Kaçağı
Bay başkan
Bu mektubu size yazıyorum
Eğer zaman bulursanız
Belki okursunuz diye
Şimdi geçti elime
Askere çağrı kağıdım
Çarşambadan önce
Katılmak için cepheye.
Bay başkan
Savaşmak istemiyorum
Zavallı insanları öldürmek için
Gelmedim yeryüzüne.
Sizi kızdırmak değil niyetim
Söylemem gerekir ama
Kararım kesin
Asker olmayacağım.
Doğduğumdan beri
Gördüm babamın öldüğünü
Kardeşlerimin savaşa gittiğini
Ve çocuklarımın ağladığını...
Annem çok acı çekti
Şimdi mezarında
Vız geliyor artık bombalar ona
Vız geliyor dizeler de.
Ben hapisteyken
Çaldılar karımı
Çaldılar ruhumu
Ve tüm geçmişimi.
Yarın sabah erken
Ölü yılların yüzüne
Kapayacağım kapımı
Ve düşeceğim yollara.
Yaşamımı dileneceğim
Fransa’nın tüm yollarında
Bretagne’dan Provance’e
Ve insanlara sesleneceğim:
Reddedin boyun eğmeyi
Reddedin savaşı
Savaşa gitmeyin
Reddedin savaşa gitmeyi.
Kan dökmek gerekiyorsa
Bay başkan
Sizden özverilisi yoktur
Kendi kanınızı dökün.
Peşime düşecekseniz eğer
Söyleyin adamlarınıza
Ben silahlı değilim
Çekebilirler tetiği.
Bay başkan
Bu mektubu size yazıyorum
Eğer zaman bulursanız
Belki okursunuz diye
Şimdi geçti elime
Askere çağrı kağıdım
Çarşambadan önce
Katılmak için cepheye.
Bay başkan
Savaşmak istemiyorum
Zavallı insanları öldürmek için
Gelmedim yeryüzüne.
Sizi kızdırmak değil niyetim
Söylemem gerekir ama
Kararım kesin
Asker olmayacağım.
Doğduğumdan beri
Gördüm babamın öldüğünü
Kardeşlerimin savaşa gittiğini
Ve çocuklarımın ağladığını...
Annem çok acı çekti
Şimdi mezarında
Vız geliyor artık bombalar ona
Vız geliyor dizeler de.
Ben hapisteyken
Çaldılar karımı
Çaldılar ruhumu
Ve tüm geçmişimi.
Yarın sabah erken
Ölü yılların yüzüne
Kapayacağım kapımı
Ve düşeceğim yollara.
Yaşamımı dileneceğim
Fransa’nın tüm yollarında
Bretagne’dan Provance’e
Ve insanlara sesleneceğim:
Reddedin boyun eğmeyi
Reddedin savaşı
Savaşa gitmeyin
Reddedin savaşa gitmeyi.
Kan dökmek gerekiyorsa
Bay başkan
Sizden özverilisi yoktur
Kendi kanınızı dökün.
Peşime düşecekseniz eğer
Söyleyin adamlarınıza
Ben silahlı değilim
Çekebilirler tetiği.
Çeviren: Zeynep Oral
Şarkı ise şu şekilde:
Şiir/şarkı aslında
Fransa cumhurbaşkanına açık bir mektup niteliği taşıyordu ve askerliğin aslında
bir tercih olması gerektiğini anlatıyordu. E tabi ki günümüzde de oldukça sık
karşılaştığımız “düşünce özgürsüzlüğü” nedeniyle şarkı yasaklanmıştı. Buradan da
aslında Boris Vian’ın oldukça bilinçli bir insan olduğu çıkarımında bulunmak
yanlış olmaz. İleriki günlerde kendisinin daha çok kitabını okumuş olduğumda,
Boris Vian’ın üslubu ve konu seçimi ile ilgili daha geniş çerçevede bir yazı
yazacağıma emin olabilirsiniz.
Şimdi ise Ve
Bütün Çirkinler Öldürülecek kitabına geçelim, hı? Ne dersiniz?
Kitabın önsözünde Gilbert
Pestureau’nun mükemmel irdelemesiyle, aslında Ve Bütün Çirkinler
Öldürülecek kitabına henüz okumadan ısınmak mümkün. Kitabın adından da
anlayabileceğimiz gibi kitabın klasik güzel-çirkin algısının ötesinde, fiziksel
ve ruhsal saplantıların insan psikolojisine etkilerinden dem vururken bir
yandan da bunu nazi öjenizmi (insan dölünü iyileştirme ve ırkları arıtma
bilimi) kırıntılarıyla yavaşça beynimize sokmayı başarıyor. Ben her ne kadar,
kitapta yeraltı edebiyatı esintisi alsam da, aslında polisiye romanın
bilimkurguyla harmanlanmasından doğmuştur Ve Bütün Çirkinler Öldürülecek. Bazı
yerlerdeki hızlı geçişler ise, kimi kısımları tekrar ve daha dikkatli okumanıza
sebep olabilir ki bana öyle olmuştu.
Kitabın 20 yaşına
gelene kadar, kondisyonunu bozmamak amacıyla kimseyle cinsel anlamda birlikte
olmak istemeyen Rocky’nin içsesleriyle başlar. Daha ilk andan karakterin
güzellik kavramına olan saplantısıyla, bizlere özeleştiri imkanı sunan roman,
Rocky’nin bir gece dışarı çıkması ve sonrasında kendisini bir odada, anlamlandırılamayacak
kadar düzgün fizikli ve güzel bir kızla çırılçıplak bulmasıyla olayların
ilginçleşeceğinin sinyallerini veriyor. Arkadaşları içerisinde de şişkin
kasları ve düzgün fiziği ile tanına Rocky, ona bu mükemmel genleri bahşeden
anne-babasına olan minnetini adeta gözümüze sokuyor.
“Ne erkek ne de kız
arkadaş eksikliği çekmedim hiç ve zaman zaman, bana verdikleri fizyonomiden
ötürü anne babama şükrederim içimden; bunun için Tanrı’ya şükretmeyi
yeğleyenler var, biliyorum... Ama aramızda kalsın, onların Tanrı’ya gerçekte
hiç alakasının olmadığı işlere karıştırdıklarını düşünüyorum. Ne olursa olsun,
annem beni yaparken başarısızlığa uğramamış... Babam da tabii... sonuçta onun
da payı var bu işte.”
Kitabın ilerleyen
bölümlerinde Rocky’nin, insan ırkının güzelliğine takmış ve dünyayı sadece dış
güzelliğin kurtaracağına inanan birtakım bilim adamı ve deneyleriyle devam
ediyor. Kitabın salt cinselliği ön plana koymadığını düşünsem de, aslında
güzel-çirkin algısının cinselliği beraberinde getirmesiyle birlikte,
cinselliğin deneysellik boyutu kazanması kaçınılmaz oluyor. Cesur
Yeni Dünya (Aldous Huxley’nin 1931’de yayımlanan bilim kurgu romanı)
tadına yaklaşan bir tadda ilerleyen romanın deneylerle mükemmel insanı üretme
çalışmaları, belki de günlük hayattaki hastalıklı güzellik saplantısına
dokunuyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde, yapılan bir deneyde, insanların seks
için birbirlerine yaklaştıkları bir anda, içlerindeki başarız adledilen ve çirkin
olana karşı diğerlerinin duyduğu ilgi ve istek de okuyucuyu canevinden
vurabilir. Kendi açımdan yola çıkarak şunu söylemeliyim ki, güzel olandan çok
değişik olana bir ilgi duyulması söz konusu. Deney sahnesiyle bunu anlatarak
da, mükemmel ırkın, çok da arzu edilen bir şey olmadığını yani boşa kürek
çektiklerine dikkat çekiyor bir nevi.
Sterilizasyon üniteleri
ile deneye girmeden önce insanları cansız birer malmışçasına sterilize eden,
onları eşleştirip birlikte olmaya zorlayarak mükemmel ırka ulaşmaya çalışan, güzellik
saplantılı, fiziksel mükemmellik takıntılı bir güruhun yaptıklarını okurken
eğleneceğinizi ve bolca düşüneceğinize inanıyorum. Vian’ın muzip ve sade dili,
akıcı anlatımı ve anlaması uğraş gerektiren olay örgüsüyle, düşünmelere
doyamayacaksınız.
“Sterilize mi bunlar? diye
soruyor Gary. “Hayır,” diyor Jef gülümseyerek, “ama hepimiz sterilizatörden
geçeceğiz zaten. Kaygılanmayın. Gayet iyi çalışır. Bende çuvalladılar, ama
bunun onların kabahati olmadığı söylenebilir gerçekten. Basit bir dikkatsizlik
söz konusuydu, hem sonra deneylere yeni başlanmıştı henüz. Ayrıca bütün gün
mastürbasyon yapmak da çok hoş.”
Kitaptaki olay
örgüsünden çok da bahsetmedim fark ettiğiniz üzere. Ki bence olay örgüsünden
daha önemliydi kitabı irdelemek. İrdeleyebildim mi bilmiyorum ama yaptık işte
bir şeyler.
En sevdiğim kısım:
“Ama çirkinler de
gerekli. Tanrım, çirkinler olmasa ne yaparız... Tekrar ediyorum, farkında
değilsiniz siz... Herkes Apollon’lar gibi güzel olsa, sinemaya kim gider?”
(Okuduktan sonra, Biz gidiyoruz canım! şeklinde bağırmak istedim.)
“Şey, çirkinleri
seyretmeye gideriz, kenara birkaç düzine ayırmamız yeterli.”
“O zaman kızların
hoşuna gitmek için de çirkin olmak gerekli.”
“İnsanlar çok çirkin.
Bir sürü çirkin insan görmeden sokakta yürünemediğinin farkında mısınız? Oysa
ben sokakta yürümeye bayılırım ve çirkinlikten tiksinirim. O yüzden kendime bir
sokak inşa ettim ve orada yürüyecek güzel insanlar imal ettim... Yapılacak en
basit şey buydu. Mideleri ülser dolu milyarderleri tedavi ederek çok para kazandım...
Ama bıktım usandım onlardan... Bu kadarı yetti bana... Bir sloganım var: Bütün
çirkinler öldürülecek... Eğlenceli, öyle değil mi?” (HAYIR
DEĞİL!)
Kitapla kalın.
Mak.
Sürekli yeni bir şeyler sunuyorsun. Yeni yazarlar fikirlerle tanıştırıyorsun. Çok teşekkürler. En kısa zamanda alacağım bu kitabı. Tabi bi de yıllardır ihmal ettiğim Cesur Yeni Dünya'yı okumanın da zamanı geldi sanırım.
YanıtlaSilTeşekkür ederim çok. Beni mutlu ettin. Yeni fikirlerle, yazarlarla tanıştırabiliyorsam ve sen bundan zevk alabiliyorsan ne mutlu bana.
YanıtlaSilbu yazı sayesinde iki arkadaşımla beraber kurduğumuz 'secret book club'ta Huxley okuyup tartışacağız. İyi ki varsın Aslıç.
YanıtlaSil