13 Eylül 2013

Sevişmek Ne Hoştur Yıldızların Altında

Soğan savunma sistemimizi güçlendirir…

Sene 1999. Herkes heyecan içinde… Her vitrine metalik gri hakim, 2000’li yıllara girilecek sonuçta, pazardan aldığımız penyelerin yerini alüminyum takımlar alacak sanılıyor. Yılbaşında doğan bebekler ana haber bültenlerine çıkıyorlar, MİLENYUM ÇOCUKLARI!! Beklentiler tavan, uçan arabaları bu bebeler icat edecek çünkü. Her dönemde evlatlar ana babalarını hayal kırıklığına uğrattılar, ama hiçbiri 2000’de doğanlar kadar elde patlamadı. Geçen haziran SBS’ye girdiler falan, haftaya da liseye başlayacaklar. Normal normal… Keh keh, içten içe seviniyorum sanırım bu duruma. 7-8 yıl sonra ışınlanmayı bulurlarsa fena bozulacağım. Neyse işte, 99’da Gani Müjde’nin senaryosunu yazıp yönettiği Kahpe Bizans’ın bir kapanış sahnesi vardı aklıma kazınan:  “Soğan ve sarımsak yemeyi en iyi doğum kontrol yöntemi sanan Nacarlar nüfuslarını kontrol altına alamadılar ve çoğaldıkça çoğaldılar…

Doğum kontrolü dediğinin etkisi kanıtlanmış tıp camiası tarafından önerilen zilyon çeşidi var. İki cins için de kondomu var, spermisiti var, diyaframı, hormon hapları, deri altı implantları, iğneleri var. Sevişmesini bilen bir zahmet bunları da bilsin*.  Tabi bilmek bazen yetmiyor, geçen gün arkadaşım onunla uzun süredir ilgilenen bir çocukla buluşmadan önce yanıma geldi. Merhabalaştık, tam öpeceğim özünü, dedi ki “Öpme soğan yedim.” Neden dedim, güzel kardeşim neden?? “Ya aramızda bir şeyler oturmadan yakınlaşalım istemiyorum o yüzden”. Hadi buradan yak… “Anı yaşamalıyız” martavalının ötesinde, zamanından önce yakınlaşmanın ilişkinin gidişatı üzerinde büyük etkisi olduğunu daha önce tartışmıştık. Yani ortam yaratmamak bu durumdan kaçınmanın en kolay yolu ama yine de tam bir koruyuculuk sağlamıyor tabi. Sevene her yer Trabzon. Dolayısıyla düşününce kıza da hak veriyorum, kendini kontrol edebilmek için ekstra motivasyona ihtiyaç duymasını yadırgayacak değilim. Zira seks bu, tadını alan iflah olmuyor. Ağda ertelemek, babaanne içliği, zıbın, seks öldüren pamuklu iç çamaşırları… Ve tüm bunlar işe yarasın diye alkolden kaçınmak…  Çünkü alkol sere serpe sevişmelerin bahanesi, tüm kötülüklerin anası. Senin de karşı tarafın da yakınlaşmak dışında bir şeyi umursamasını engelleyen pis nalet bir şey. Neyseki saat 10 yatağa kon artık. 22’den sonra alkol satışının engellenmesinin dolu tarafı… Sevişmekten kaçınmak, yani sevişmemek en etkili doğum kontrol yöntemi, kim ne derse desin…

Ya tutarsa…

Kadın erkek eşittir, kadınlar Osiris’in çayırlarında dilediğince koşan bizonlar kadar özgürdür hipotezinin sekteye uğradığı yere geldik işte dostlarım. Şartlar oluşmadan çiçeği burnunda bir anne, bıyıkları yeni terlemiş bir baba olmak herkesin korkulu rüyası. Baba olmak da bir sorumluluk, o çocuk “ikinizin” muhabbetlerini bir kenara bırakmak lazım. Çünkü doğacak bebeciği baba istemezse cehennem olabilir ancak bizim değişen hormonlarımız, erkekten daha erken gelişen ebeveyn içgüdümüz bunu onlar gibi yapamamamıza sebep oluyor. Ağustosun sonlarında Ayşe Arman’ın Meryem Üzerli’yle yaptığı röportajı okumuşsunuzdur. Tamamını okumak isteyenler buradan buyursun. İçim ezildi benim okurken. Meryem’in verdiği her cevap için ayrı paragraflar yazılabilir. Ben sadece bana en dokunan kısımları paylaşacağım müsadenizle…


Hikaye aslında tanıdık. Yalnız, mutsuz, kafası karışık bir kadın ve o anda hayatına girmek isteyen neşeli, ilgili, romantik, özen gösteren bir erkek… Arkadaşları uyarsa da kendisini, bir playboy’un içinde samimi bir yan olabileceğine inanıyor ve kimseleri umursamıyor. Sevgili olarak yanında boy gösterse de, birlikte yaşamak isteği adam tarafından nasıl bertaraf ediliyor, buyurun kendi cümleleriyle dinleyin…

“…Her zaman bir bahanesi vardı: “Henüz zamanı değil. Bana biraz zaman ver. Ama inan seni çok seviyorum.” Ben de aslında bu kadar da salak değilim, o kadar ikna edici konuşuyordu ki, beni bir şekilde sevdiğine inandırdı. Ama değişen hiçbir şey olmadı. Her geçen ay daha mutsuz oldum. İçsesim sürekli bana, “Burada bir yanlış var!” diyordu. Çünkü insanın içi, aslında neyin ne olduğunu biliyor. Kendine yalan söyleyemiyorsun. Ve bir gün geldi ben bittim…

Ve bir klasik daha; yeterince sevilmeyen kadın suçu kendinde arıyor. Tüm ülkenin ağzından salyalar akarak izlediği kadına “şişko” denir mi be? Elinizi vicdanınıza koyun…

“…Onlar (dizi ekibi) halimden ve kilomdan memnundu. Memnun olmayan Can’dı. “Cinsel anlamda seni çekici bulmuyorum. Biraz zayıflasan daha güzel olur!” dedi. Yanlış anlamamalıymışım, bunu benim iyiliğim için söylüyormuş, zaten ben eskiden daha zayıfmışım filan falan. Onunla birlikteyken özgüvenim de yerle bir oldu. Giydiklerimi de beğenmiyordu. Galiba kendine yakıştırmıyordu…”

Dünya güzeli de olsanız demek ki neymiş, yanlış insan yanlış zamanda sizi siz olmaktan çıkarıyor; kendine güvensiz, ezik, kendisi olmadan beş para etmez hissetmenize sebep olabiliyormuş. Böylesine sıkıntılı bir ilişkinin arasında bir de kazara gebe kalmak… Ayşe Arman soruyor “Ama doğum kontrolü diye bir şey var…”

“... Bugüne kadar yapmadığım bir teknik kullandık. Çok riskli değildi ama tamamen güvenli de değildi. Kaç kere de söyledim kendimi rahat ve güven içinde hissetmiyorum diye ama çok emindi. Her konuda olduğu gibi. Hep “Bir şey olmaz” dedi. Ama oldu işte.”

Coitus Interruptus’la korunmanın yan etkilerinden birini yaşayan Meryem Üzerli, röportajın devamında gebe kaldığını partnerinin “Memelerin büyümüş, test yap” demesi üzerine öğrendiğini anlatıyor. Gebeliğini sonlandırmak istemediğini söyleyince de partnerinden “Her şeyi planladın sen! Şimdi gerçek yüzünü gördüm.” Cevabını aldığını ifade ediyor…

Sağlıklı bir bebek ve mutlu bir ömür dilediğimiz Meryem Üzerli’nin yaşadıkları bazılarımızın kulağına küpe olmalı. Kaç yaşında olduğun, nasıl bir kariyerin olduğu, ne kadar iyi göründüğün çok fark etmiyor. Sorunlu bir ilişkide daha çok özveride bulunan taraf eğer kadınsa, karnında bir bebekle bir başına kalabiliyor. Sanırım bunun için karşındakine yeri geldiğinde sınırlarınızı koymanız gerekiyor teoride. Ama bu kadar insan da salak değil demek ki yapılması çok zor. Yine de doğru bir yöntemle korunmak sizi gebelikten olduğu kadar zor bir gelecekten de koruyacaktır. Lütfen özen gösterin…

Sizi siz olduğunuz için seven biriyle tanışmanız ve bilerek, isteyerek çocuk sahibi olmanız dileğiyle… Xoxo.

*Ticari adı Norlevo olan ertesi gün hapı olarak bilinen hormonları doğum kontrol yöntemi olarak kullananlar varmış öyle duydum. Kendisi kesinlikle doğum kontrol yöntemi değildir. Bünyenizi perişan eder. Geçerli doğum kontrol yöntemleri işe yaramadığında (kondom patlaması, doğum kontrol hapının unutulması, diyaframın yerinden çıkması gibi) ve tecavüz durumlarında kullanılan bir ilaçtır. Biliniz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.