Soğan savunma sistemimizi
güçlendirir…
Sene 1999. Herkes heyecan içinde… Her vitrine metalik gri
hakim, 2000’li yıllara girilecek sonuçta, pazardan aldığımız penyelerin yerini
alüminyum takımlar alacak sanılıyor. Yılbaşında doğan bebekler ana haber
bültenlerine çıkıyorlar, MİLENYUM
ÇOCUKLARI!! Beklentiler tavan, uçan arabaları bu bebeler icat edecek çünkü.
Her dönemde evlatlar ana babalarını hayal kırıklığına uğrattılar, ama hiçbiri
2000’de doğanlar kadar elde patlamadı. Geçen haziran SBS’ye girdiler falan,
haftaya da liseye başlayacaklar. Normal normal… Keh keh, içten içe seviniyorum
sanırım bu duruma. 7-8 yıl sonra ışınlanmayı bulurlarsa fena bozulacağım. Neyse
işte, 99’da Gani Müjde’nin senaryosunu yazıp yönettiği Kahpe Bizans’ın bir
kapanış sahnesi vardı aklıma kazınan: “Soğan ve sarımsak yemeyi en iyi doğum
kontrol yöntemi sanan Nacarlar nüfuslarını kontrol altına alamadılar ve
çoğaldıkça çoğaldılar…”
Doğum kontrolü dediğinin etkisi kanıtlanmış tıp camiası
tarafından önerilen zilyon çeşidi var. İki cins için de kondomu var, spermisiti
var, diyaframı, hormon hapları, deri altı implantları, iğneleri var.
Sevişmesini bilen bir zahmet bunları da bilsin*. Tabi bilmek bazen yetmiyor, geçen gün
arkadaşım onunla uzun süredir ilgilenen bir çocukla buluşmadan önce yanıma
geldi. Merhabalaştık, tam öpeceğim özünü, dedi ki “Öpme soğan yedim.” Neden
dedim, güzel kardeşim neden?? “Ya aramızda bir şeyler oturmadan yakınlaşalım
istemiyorum o yüzden”. Hadi buradan yak… “Anı yaşamalıyız” martavalının
ötesinde, zamanından önce yakınlaşmanın ilişkinin gidişatı üzerinde büyük
etkisi olduğunu daha önce tartışmıştık. Yani ortam yaratmamak bu durumdan
kaçınmanın en kolay yolu ama yine de tam bir koruyuculuk sağlamıyor tabi.
Sevene her yer Trabzon. Dolayısıyla düşününce kıza da hak veriyorum, kendini
kontrol edebilmek için ekstra motivasyona ihtiyaç duymasını yadırgayacak
değilim. Zira seks bu, tadını alan iflah olmuyor. Ağda ertelemek, babaanne
içliği, zıbın, seks öldüren pamuklu iç çamaşırları… Ve tüm bunlar işe yarasın
diye alkolden kaçınmak… Çünkü alkol sere
serpe sevişmelerin bahanesi, tüm kötülüklerin anası. Senin de karşı tarafın da
yakınlaşmak dışında bir şeyi umursamasını engelleyen pis nalet bir şey. Neyseki
saat 10 yatağa kon artık. 22’den sonra alkol satışının engellenmesinin dolu
tarafı… Sevişmekten kaçınmak, yani sevişmemek en etkili doğum kontrol yöntemi,
kim ne derse desin…
Ya tutarsa…
Kadın erkek eşittir, kadınlar Osiris’in çayırlarında
dilediğince koşan bizonlar kadar özgürdür hipotezinin sekteye uğradığı yere
geldik işte dostlarım. Şartlar oluşmadan çiçeği burnunda bir anne, bıyıkları
yeni terlemiş bir baba olmak herkesin korkulu rüyası. Baba olmak da bir
sorumluluk, o çocuk “ikinizin” muhabbetlerini bir kenara bırakmak lazım. Çünkü
doğacak bebeciği baba istemezse cehennem olabilir ancak bizim değişen
hormonlarımız, erkekten daha erken gelişen ebeveyn içgüdümüz bunu onlar gibi
yapamamamıza sebep oluyor. Ağustosun sonlarında Ayşe Arman’ın Meryem Üzerli’yle
yaptığı röportajı okumuşsunuzdur. Tamamını okumak isteyenler buradan buyursun.
İçim ezildi benim okurken. Meryem’in
verdiği her cevap için ayrı paragraflar yazılabilir. Ben sadece bana en dokunan
kısımları paylaşacağım müsadenizle…
Hikaye aslında tanıdık. Yalnız, mutsuz, kafası karışık bir
kadın ve o anda hayatına girmek isteyen neşeli, ilgili, romantik, özen gösteren
bir erkek… Arkadaşları uyarsa da kendisini, bir playboy’un içinde samimi bir
yan olabileceğine inanıyor ve kimseleri umursamıyor. Sevgili olarak yanında boy
gösterse de, birlikte yaşamak isteği adam tarafından nasıl bertaraf ediliyor,
buyurun kendi cümleleriyle dinleyin…
“…Her zaman bir
bahanesi vardı: “Henüz zamanı değil. Bana biraz zaman ver. Ama inan seni çok
seviyorum.” Ben de aslında bu kadar da salak değilim, o kadar ikna edici konuşuyordu
ki, beni bir şekilde sevdiğine inandırdı. Ama değişen hiçbir şey olmadı. Her
geçen ay daha mutsuz oldum. İçsesim sürekli bana, “Burada bir yanlış var!”
diyordu. Çünkü insanın içi, aslında neyin ne olduğunu biliyor. Kendine yalan
söyleyemiyorsun. Ve bir gün geldi ben bittim…”
Ve bir
klasik daha; yeterince sevilmeyen kadın suçu kendinde arıyor. Tüm ülkenin
ağzından salyalar akarak izlediği kadına “şişko” denir mi be? Elinizi
vicdanınıza koyun…
“…Onlar (dizi ekibi)
halimden ve kilomdan memnundu. Memnun olmayan Can’dı. “Cinsel anlamda seni
çekici bulmuyorum. Biraz zayıflasan daha güzel olur!” dedi. Yanlış
anlamamalıymışım, bunu benim iyiliğim için söylüyormuş, zaten ben eskiden daha
zayıfmışım filan falan. Onunla birlikteyken özgüvenim de yerle bir oldu.
Giydiklerimi de beğenmiyordu. Galiba
kendine yakıştırmıyordu…”
Dünya güzeli de olsanız demek ki neymiş, yanlış insan yanlış
zamanda sizi siz olmaktan çıkarıyor; kendine güvensiz, ezik, kendisi olmadan
beş para etmez hissetmenize sebep olabiliyormuş. Böylesine sıkıntılı bir
ilişkinin arasında bir de kazara gebe kalmak… Ayşe Arman soruyor “Ama doğum kontrolü diye bir şey var…”
“... Bugüne kadar
yapmadığım bir teknik kullandık. Çok riskli değildi ama tamamen güvenli de
değildi. Kaç kere de söyledim kendimi rahat ve güven içinde hissetmiyorum diye
ama çok emindi. Her konuda olduğu gibi. Hep “Bir şey olmaz” dedi. Ama oldu
işte.”
Coitus Interruptus’la korunmanın yan etkilerinden birini
yaşayan Meryem Üzerli, röportajın
devamında gebe kaldığını partnerinin “Memelerin
büyümüş, test yap” demesi üzerine öğrendiğini anlatıyor. Gebeliğini
sonlandırmak istemediğini söyleyince de partnerinden “Her şeyi planladın sen! Şimdi gerçek yüzünü gördüm.” Cevabını
aldığını ifade ediyor…
Sağlıklı bir bebek ve mutlu bir ömür dilediğimiz Meryem
Üzerli’nin yaşadıkları bazılarımızın kulağına küpe olmalı. Kaç yaşında olduğun,
nasıl bir kariyerin olduğu, ne kadar iyi göründüğün çok fark etmiyor. Sorunlu
bir ilişkide daha çok özveride bulunan taraf eğer kadınsa, karnında bir bebekle
bir başına kalabiliyor. Sanırım bunun için karşındakine yeri geldiğinde
sınırlarınızı koymanız gerekiyor teoride. Ama bu kadar insan da salak değil
demek ki yapılması çok zor. Yine de doğru bir yöntemle korunmak sizi gebelikten
olduğu kadar zor bir gelecekten de koruyacaktır. Lütfen özen gösterin…
Sizi siz olduğunuz için seven biriyle tanışmanız ve bilerek,
isteyerek çocuk sahibi olmanız dileğiyle… Xoxo.
*Ticari adı Norlevo olan ertesi gün hapı olarak bilinen
hormonları doğum kontrol yöntemi olarak kullananlar varmış öyle duydum. Kendisi
kesinlikle doğum kontrol yöntemi değildir. Bünyenizi perişan eder. Geçerli
doğum kontrol yöntemleri işe yaramadığında (kondom patlaması, doğum kontrol
hapının unutulması, diyaframın yerinden çıkması gibi) ve tecavüz durumlarında
kullanılan bir ilaçtır. Biliniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder