Müziğin yaramaz çocuğu diye adlandırdığım Will.i.am, 4. albümü #WillPower albümünü kendi Youtube sayfasında yayınladı. Aslında albümün ilk yayınlanma tarihi geçen yılın eylül ayıydı fakat birkaç erteleme ile albüm 19 Nisan 2013 tarihinde piyasada olacak. Şarkılar, Youtube'a yüklenince tabii ki sınavları, vizeleri bir kenara bırakıp hemen şarkıları dinledim, ufak çaplı araştırmalarımı yaptım ve 18 şarkıyı elimden geldiğince yorumlamaya çalıştım. Eğer sen de "sınavlardan, derslerden veya işten çok sıkıldım, biraz ara vereyim." diyorsan, buyur bakalım.
Good Morning: Albümün açılış parçası Good Morning, başarılı bir seçim olmanın yanında
albümün mesajını da -Uyanın! Hayatı yaşayın- oldukça açık bir şekilde
yansıtıyor.
Hello: Bana
kalırsa albümün esas açılış şarkısı Hello’dur. Hem ismi hem de güzel ısıtıcı ve
hazırlayıcı müziği ile başarılı bir başlangıç diyebilirim. Şarkının yükseldiği
yerlerde dans etmemek mümkün değil. Kafa, kalça, beden sallamak kesinlikle
serbest. Özellikle şarkının 2.30’dan sonrası tam olarak çıldırma noktası
diyebilirim.
This Is
Love: Öncelikle Eva Simons’a sevgiler,
saygılar. Evet, belki bu birleşim bir “David Guetta & Sia” değil fakat yine
de oldukça tatmin edici. Şarkının özellikle “beat break” dediğimiz kısımları
kulaklara ziyafet niteliğinde.
Scream &
Shout: Aslında şarkıyı tanıtmaya, anlatmaya pek gerek yok. Britney Spears’ın
İngiliz aksanına yakın tarzdaki “All eyes on us” deyişi bile şarkıyı dinlemek
için geçerli bir sebep. Şarkı, büyük
ihtimal ile beklentilerin üstüne çıkmayı başardı. Listelerde çok uzun süre
birincliğin yanında satış rakamları da oldukça iyi.
Let’s
Go: Tartışma götürmeksizin albümün en
iddialı ve en olaylı şarkılarından birisi. Şarkının patlaması an meselesi. Son
zamanların başarılı isimlerinden Chris Brown’ın şarkıya kattığı hava inanılmaz.
Tam bir dans şarkısı. Şarkı, bir
saniyesi bile durmuyor. Bize kalan ise gözlerimizi kapatıp bu şarkı ile Chris
Brown’u sahnede dans ederken hayal etmek. Ayrıca şarkının sonundaki konuşma ile
bir sonraki şarkıya o kadar iyi hazırlıyor ki bizi Will.İ.am, kendi adıma
şarkılardaki konuşmaları çok seven birisi olarak, konuşma kısmını tekrar tekrar
dinlemek istesem de, bir sonraki şarkı için bir saniye bile bekleyemiyorum.
Gettin’
Dumb: Let’s Go şarkısının etkisinden çıkamadan Gettin’ Dumb şarkısı ile çıta
biraz daha yükseliyor. Şarkı, tam biraz
sakinledi derken Güney Koreli grup 2ne1’ın kısmı geliyor ve bize de dans
pistindeki marifetlerimiz gösterme fırsatı tanınıyor. Ayrıca şarkı,
Will.i.am’in kariyerinin başlangıcından beri yanında olan Allan Pieda’yı da bize
sunuyor.
Geekin’:
Şarkı hakkındaki düşüncelerim biraz karışık, müziğinde fazla tekrar
barındırmasına rağmen beni rahatsız etmemesi oldukça ilginç. Bunun tek
sebebini, şarkının sürekli olarak beni sallandırmasına bağlıyorum. Özellikle “get
my geek on” sözünü zihnimden silemiyorum.
Freshy: Sanırım albümdeki fazla dinlemeyeceğim nadir parçalardan. Yine de tam kesin konuşamıyorum. Bu tarzda ve
bu denli başarılı müzik yapan insan sayısı az olunca, her şarkının ayrı bir
değeri oluyor. En azından, şarkıda beni rahatsız eden, kendini sevdirmeyen bir
şey yok. İleride bir şans verilebilir.
#ThatPower: Albümün
3. teklisi olan ThatPower için olabildiğince objektif olmaya çalışacağım.
Justin Bieber’a beslediğim tek duygu “çocuktur daha büyür herhalde” olsa da,
başarısını göz ardı etmeyeceğim. Fakat şarkı, bana kalırsa bekleneni veremedi.
En azından benim görüp duyduklarıma göre “şarkı tutmadı”. Şarkının tutmama sebebi ise şarkıdan değil de
pazarlamadan kaynaklanıyor olsa gerek çünkü şarkıda pek bir sorun yok.
Great Times
Are Coming: Yine albümün iddialı
sayılabilecek şarkılarından birisi. Şarkı, ne arkasından koşturan ne de
yavaşlıktan süründüren ritmi ile çok cazip kılıyor kendini. Nakaratı kısmı ise
fazla güçlü bana kalırsa. Tek olumsuz eleştirim ise şarkının bir ara büründüğü
farklı havayı pek sevemedim, hızımı kesti diyebilirim.
The World Is
Crazy: Albümde tam anlamıyla
ısınamadığım şarkıların başında geliyor. Başlangıçta sever gibi olsam da
albümün hepsini dinledikten sonra geriye dönüp baktığımda bende bir iz
bırakmadığını fark ettim.
Fall Down: Albümün
4. Teklisi olan Fall Down oldukça iddialı. Miley Cyrus’un katkıları ile daha da
iddialı hale gelen şarkı, önümüzdeki günlerde piyasadaki yerini alacak. Şarkı
güzel, iyi, hoş fakat mükemmel değil. Şarkıyı dinledikçe “çocuksuluk” hissi
duyuyorum, ucuz dediğimiz şarkı kategorisine biraz fazla yakın sanırım.
Love
Bullets: İşte bu şarkı, bana kalırsa albümün en iyi 3 şarkısı arasına girer.
Albüme göre biraz yavaş ritmi ile kendini zaten başka bir kategoriye koyduran
şarkıdaki Skylar Grey etkisi ise bambaşka bir olay. Bu ikilinin birbirine çok
uyduğunu düşünmekle beraber, umuyorum ki bu birliktelik uzun bir süre devam
eder.
Far Away
From Home: Albümde 18 tane şarkısı olunca ve genel olarak başarılı şarkılar
olunca kelime dağarcığımda bazı sıkıntılar yaşamama az kaldı diyebilirim.
Öncelikle Nicole Scherzinger çok güzel olmuş. Bence, Nicole kesinlikle hak
ettiği değeri görmüyor. Umarım, bu hızlı ama yorucu olmayan, kulakları da
tatmin eden şarkı ile hak ettiği değere biraz daha yaklaşır.
Ghetto
Ghetto: Duygu karışıklığı yaşamamı sağlayan Ghetto Ghetto, oldukça ilginç bir
şarkı. Şarkıda, 7 yaşındaki “Youtube ünlüsü” Baby Kaely boy gösteriyor.
It is easy
as 1, 2, 3,
I wanna be what’s on TV,
And if that’s wrong, please don’t blame me,
Cause where I live we have nothing
In the ghetto, ghetto, ghetto.
In the ghetto, ghetto, ghetto.
Sözleri ile “azınlık
mahalle” hayatının anlatıldığı şarkıyı, garip bir şekilde sevdim. Belli bir
dinleme sayısından sonra sıkılacak olsam da şarkı, kulağa fena gelmiyor.
Reach For
Stars: Şarkı ben Will.i.am şarkısıyım diye bağırıyor. Şarkının son 1 dakikasına
ise hasta oldum diyebilirim. Tam bir ters köşe yapılmış. Şarkı, baştan itibaren
yükselerek devam ederken, sonlara doğru patlama noktasını bekliyor insan fakat
müzik bir anda tarz ve hız değiştirip öyle güzel dinginleşiyor ki hayran
kalmamak mümkün değil.
Smile Mona
Lisa: Şimdi, bu şarkıyı anlatmakta zorlanacağım. Bir kere, albümde en öne çıkan
ve çok çabuk fark edilen bir şarkı. Müziği, oldukça ilginç ve pek de beklenmedik
bir tarzda. Şarkıda, beni esas vuran şey ise sözler. O kadar tatlı ve masum ki
sözleri, ısırmak istiyorum. Şarkı, tek düze bir tonda gitmesine rağmen aralara
serpiştirilmiş ve müzik ile mükemmel bir şekilde bütünleşen nağmeler şarkının hareketlendirilmesi
için başarılı bir yöntem olmuş.
Bang Bang:
Albümün son şarkısı Bang Bang ise “abi tamamdır, bu albüm olmuş.” dedirtecek cinsten.
Bu şarkı ile albüm kapatırsan, bize de bir 18 şarkı daha istemek düşer. Sözleri
çok eğlenceli olan şarkının nakaratındaki bass’lar ise tam benim kulak zevkime
göre. Şarkının köprü kısmı ise, son derece bağımlılık yapan cinsten. Ayrıca
kulaklarım yanılmıyorsa şarkıdaki kadın ses “It’s Britney, bitch!”.
Not: İnsanlar albümü dinlemeye başladıkları günden itibaren bir konu var ki neredeyse herkes, bu konu hakkında konuşur oldu. "Will.i.am hırsız mı?" cümlesinden geçilmiyor diyebilirim. Bunun sebebi ise albümdeki bazı şarkıların, altyapılarının başka şarkılardan alındığı iddiası. Yazıda, şarkılardan bahsederken bu konuya yer vermedim fakat şimdi ufak bir liste ve videolar ile size sunuyorum. Dinleyip, kararı siz verebilirsiniz.
Lets Go = Arty & Mat Zo - Rebound
Bang Bang = Sandro Silva & Quintino- Epic
#thatPOWER = Arty - Kate
Great Times Are Coming = Deniz Koyu -Tung
Kaan Kızılırmak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder