Gülşen - İzmir Arena Konser Hikayesi

20 Nisan Cumartesi akşamı “Fashion May Kill” yazarı Bmigo ve ben, çok uzun zamandır beklediğimiz bir yola çıktık. Hedefimiz bir hafta önceden belliydi : İzmir Arena.

İkimiz de çok fazla konsere giden insanlar olmamanın yanı sıra, konsere gidip kötü ses sistemi ve şarkıcının sahnede tabir-i caizse “ağaç” gibi durmasını izlemeyi anlamsız bulan insanlarız. Fakat bu sefer durum farklıydı. İzmir Arena, son dönemlerin en çok konuşulan ismini, Gülşen’i ağırlıyordu.

Kapı açılışından biraz daha erken vardık konser alanına. Amacımız olabildiğince sahneye ve Gülşen’e yakın olmaktı. Bu noktada size sahne önü biletinin önemini vurgulamak istiyorum. Normal konser fiyatı ile arasında sadece 15 lira fark vardı. Dürüst olmak gerekirse, kendi adıma 3 tane 15 lira fazla vermeye değer buldum konseri. Önde olmak demek, Gülşen’in şarkı söylerken yaptığı jest ve mimikleri görmek, Gülşen dans ederken –çok güzel dans etmesini birazdan anlatacağım- saçının uçuşuşunu görmek, seyircilerin arasında Bostancı konserinden görüp ezberlediğim Kendine Müslüman koreografisini yaparken Gülşen ile göz göze gelmek ve gülümsemek demek.

Konsere gelecek olursam, öncelikle uzun zamandır bu kadar eğlenmemiştim demek doğru olur.  Ardından da şunu eklemek isterim: “Gülşen, konserlerine hazırlanıyor.”

Işıkların kararması ve dev ekranda "Yatcaz Kalkcaz Ordayım" şarkısına özel hazırlanmış videonun oynamaya başlamasıyla, nabzımın hızlandığını hissettim. Şarkının nakaratında 4 dansçısı ile karanlığın içinden çıkan Gülşen, adeta ilk görüşte büyülemeyi başardı beni. Kıyafeti, saçı, makyajı kısacası her şeyi ile mükemmel gözüküyordu. Tabii ki bu güzelliği kendime saklayacak kadar bencil değilim, sizin için de bu güzel anları hemen videoya çektim, buradan buyurun.

Konser başlamadan önce, konser hakkında yazacaklarım kafamda yavaş yavaş oluşmaya başlıyordu ve ben neredeyse her şarkıyı kaydedecektim fakat işler umduğum gibi gitmedi. Bunun tek sebebi ise kendimi Gülşen’in büyüsüne kaptırmam oldu. Yatcaz Kalkcaz Ordayım’ın ardından, bu yazın en hit şarkısı olması su götürmez bir gerçek olan "Irgalamaz Beni" gelince, Gülşen ile beraber seyirci de iyice havaya girdi.

Irgalamaz Beni’den sonra biraz eskilere gidip önce muhteşem bir dans şov ile “Ya Tutarsa”, ardından ise sırasıyla “Of…Of…”, “Yurtta Aşk Cihanda Aşk” ve “Sarışınım” ile yer yerinden oynadı.  Tekrar günümüze dönüp canlı performansının biraz zorlayıcı olduğunu düşündüğüm “Saklandım İzlerinde” ve seksilikten ölen şarkı olarak nitelendirdiğim “Acısı Bile Bal” ile daha da yükselemeyiz derken beni öldüren 3 şarkı art arda geldi. “Bi An Gel”, “Önsöz” ve “Dillere Düşeceğiz Seninle”. Ben, bu üçlemeden sonra daha ne isteyeyim. Önsöz şarkısındaki danslar ise görülmeye değerdi.

Gülşen, konserini 2 parçaya ayırmış ve bu iki parça için de ayrı kıyafetler seçmiş.  Genel olarak ilk kısımda hareketli şarkılarını seslendirdi. Açıkçası ben bu kadarını beklemiyordum. Gülşen neredeyse hiç durmadan hem söyledi, hem dans etti hem de eğlendi. Konserin ilk yarısının sonunda seyirci Gülşen’i resmen zar zor bıraktı., Gülşen ise ikinci yarıyı öyle bir açtı ki, seyirci çılgına döndü. 2 erkek dansçının kollarıyla oluşturduğu taht ve "Kendine Müslüman" şarkısının mükemmel müziği eşliğinde sahneye gelen Gülşen, benim de ölüp bittiğim koreografiyi tüm seksiliği ile yapmaya başlayınca kendimi tutamayıp kamerayı kapatıp, ben de hünerlerimi göstermeye başladım. İlk olarak Gülşen’in dansçısının dikkatini çekip, gülümsettikten sonra şarkının nakaratındaki dans ile Gülşen ile 5 saniye de olsa göz göze gelince ve Gülşen’i gülümserken görünce, konser benim için unutulmazlar arasına girmişti bile.

Şimdi şarkılara biraz ara verip seyirciden bahsetmek istiyorum. İzmir seyircisi o kadar güzeldi ki, çok mutlu oldum. Genelde insanlar konsere gelip, şarkılara yarım ağız eşlik edip evlerine geri dönüyorlar fakat dün gece seyirci, bazı şarkılarda Gülşen’i bile susturdu. Kendine Müslüman’dan sonra slow parçalarını seslendirmeye başlayan Gülşen, belki de gecenin en iyi vokal performansını "Ne Düşünürsen O Olur" şarkısında sergiledi. Bu duygu fırtınası, özellikle “Nazar Değmesin”, “Sakıncalı”, “Gel Çarem” gibi slow şarkılarda Gülşen’i ağlatma noktasına getirdi. Hele ki “Gel Çarem” şarkısının son kısmını seyirciler öyle bir söyledi ki benim bile gözlerim doldu.

Slow şarkılar öyle bir atmosfer yarattı ki, tekrar nasıl kendimize gelip hareketleneceğiz diye düşünürken Gülşen’in “Hadi kızlar, bu şarkıyı biz söylüyoruz” dese de “Bir Güzellik Yap” şarkının girişini duyunca seyirci bir anda duygu değiştirip zıplamaya ve -hep bir ağızdan- şarkıya eşlik etmeye başladı. Ardından gelen ”Seyre Dursun Aşk“ ile seyircinin zıplar hali kesintisiz bir hal aldı. Seyre Dursun Aşk’ın bitmesi ile aynı anda başlayan “Sözde Ayrılık” ise belki de gecenin ne kadar başarılı ve eğlenceli geçtiğinin ispatı niteliğindeydi. Çok fazla konsere giden birisi olmasam da ben hayatımda böyle bir atmosfer görmedim.

Tam emin olmamak ile birlikte, sondan bir önceki şarkı olarak “Bu Gece” şarkısını seçen Gülşen, bu şarkıya bir de güzel koreografi eklemiş ki hem zorlayıcı hem de çok güzel gözüküyor. Bu Gece şarkısından sonra, Gülşen’in İzmir ve İzmir insanı hakkındaki çok güzel ve sempatik cümleleri ile konserin sonuna geldiğini anlamış olsak da bu habere üzülemeden yine hep bir ağızdan “Kardan Adam” şarkısını söylemeye başladık. Kardan Adam şarkısı için dev ekranda gösterilmek için hazırlanmış video ise adeta bir klip niteliğindeydi ve tek kelime ile enfesti. Umarım Gülşen, ekranda gösterilen videoları yakın zamanda yayınlar da doya doya izleriz.

Tam her şey bitti derken ve henüz seyirciden “bir daha” nidaları yükselmeden, Gülşen’den “ben sizi çok sevdim, hadi bir kez daha Yatcaz Kalkcaz.” deyince, Gülşen de seyirci de son bir kez varını yoğunu ortaya koyup bütünleşerek geceyi sonlandırdı.

Buraya kadar sıkılmadan okuduysanız, konserin kısaca “mü-kem-mel” geçtiğini söylememe gerek yok sanırım. Bundan sonra kendime ufak çaplı bir söz verip “hiçbir Gülşen konserini kaçırmayacağım.” Dedim. Size de ufak bir tavsiye, eğer yaşadığınız yere hatta yakınlarına Gülşen geliyorsa, bir an bile düşünmeyin, hemen “biletimi nereden alırım?” ı düşünmeye başlayın.

Kaan Kızılırmak