Sınav arifesi şifayı kapmış bir
şekilde açtım bilgisayarı. Eşek yüküyle mikroorganizma dolmaya neden şifayı
kapmak dendiğine bir anlam veremesem de, yükselen ateşimde emeği geçen başta
altyapı konusunda örnek(!) Bornova Belediyesi ve İzmir AYKOME olmak üzere
herkese teşekkürler. Perşembe günü yağan yağmurda Evka 3’ten Küçükpark’a
yüzerek geldim. Deniz sezonunu açtım hehheh!
Nişanı atlattık sevgili
arkadaşlar. Gerçekten gözüm fena halde korktu. “Evlenmekte ne var canım, zamanı
geldiğinde olur nasılsa”, “Bunca insan yapmış biz mi yapamayacağız?” yok
efendim “ben adamla evleniyorum ailesiyle değil” diyen büyük bir hayal
kırıklığına hazırlasın kendini. Şimdi gözlemlediğim kadarıyla bir nişan için
gerekli şeyleri size listeleyeyim, siz kendiniz karar verin böyle bir işin akıl
kârı olup olmadığına…
Dünya evine girmek isteyenler için yol rehberi (Nişana kadar)
1. Oturmuş bir ilişki,
sevdiğiniz bir eş adayı: Abi bence bu basamağa sahipseniz ilişkinin adı,
çapı, edik güdük hiç önemli değil. Haftalardır bununla ilgili yazıyorum, alem
göt olmuşken “bu ilişki nereye gidiyor Berkecan?” diye hayat ve kafa mikmeye
hiç gerek yok. Yatın kalkın dua edin.
Ha ama illa rahat batıyor, hayatım sıradan, işimi kurdum, askerliğimi yaptım,
yasalar önünde çift olarak anılmak, hayati kararlarda söz sahibi olmak
istiyorum diyorsanız diye devam ediyorum.
2. Aile: Opsiyonel değil
bu. Sonuçta isteme, söz faslında orada büyüklerin olması gerekiyor. Ha ne
gereği var böyle şeylere diyenler zaten yukarıda yazdığım gibi yaşasın demiştim
ben. Tekrar tekrar açıklatmayın bana. İstendi ve söz kesildi diyelim. Artık bir
uçaktasınız ve uçağı düşürmeden diğer insanlara ve kendinize hasar vermeden
ondan kurtulmanız mümkün değil. Vay ben korktum vay ayıldım bayıldım fenalık
bastı… Dinlemezler.
3. Nişan yapılacak mekan,
tarih ve çağırılacak insan seçimi: Evde aile arasında sözle birlikte bu
faslı geçirmek isteyebilirsiniz. Üç beş şarkı koyar iki de oynarsanız ne ala.
Yoksa bir yerle anlaşıp kişi sayısı bildirmeniz gerekecek ki bu kısım büyük
sıkıntılı. Hele de yemekli bir organizasyon düşünüyorsanız kişi sayısının önemi
artacak. Bin kişi de olsa kontenjanınız yine de çağırmak istemediğiniz, ya da
çağıramadığınız akrabalar tanıdıklar olacak ve taraflarından size ne gönüller
konulacak… Eş adayınızla aynı sayıda insan çağırmaya çalışacaksınız çünkü senin
umrunda değilse bile halan, küçük dayın, büyükannenin kuzeni falan için hayati
mevzular bunlar. Laf çene çekecek halin yok senin de, ayıklayacaksın tek tek
pirincin taşını. Kırılan tanıdıkların haberini alacaksın mesela nişan arifesi.
Asaplar birkaç derece daha rotasından şaşacak…
4. Alışveriş: Mekanda
oturacağınız masa, konsept falan hep ayarlandı varsayıyorum. Peki ne giyeceksin
o gün? Erkekler biraz daha şanslı çünkü daha az aksesuarla geceyi kurtarıyorlar.
İçine sinen ve üzerine tam olacak kıyafet (ki sözden sonra başlanan diyet ve
her geçirilen sinir krizinde yediğin bir dünya şey yüzünden kilo alıp veriyor
olacaksın) bulmak için günlerce çabalayacaksın. Ayakkabısı, çantası… Of yeminle
içim daraldı… Geçiyorum bu faslı müsaadenizle.
5. Fotoğraf ve video kayıt
işlemleri: “Hadi biz bir bok yiyoruz, yarın bir gün anmak lazım bu
zamanları ne kaa güzel” diyerek fotoğrafçı ayarlayacaksınız. Ancak yeni
öğrendiğim kadarıyla fotoğrafçılar randevuyla çalışıyorlar ve randevu saatini
kaçırmanız birbirinize gülmeden bakmaya çalıştığınız o komik fotoğrafların
çekimini sekteye uğratabiliyor. Zira ne kadar çok evlenmek, nişanlanmak isteyen
var hala görseniz şaşarsınız… Bu işleri bence kuaför provası zamanı halletmek
lazım zira nişan günü pek sıkışık oluyor program. Mutlaka sarkmalar oluyor.
Bizim başımıza geldiği gibi “protez tırnak” ile bir miktar geciktiğiniz
kuaförde “takma kirpik” yüzünden planladığınız saatten iki saat kadar geç
ulaşabiliyorsunuz fotoğrafçınıza. Plan yaparken böyle ufak tefek şeylerin krize
dönüşmesini engellemek için esneme payı bırakın mutlaka. Bizi araya kaynattılar
ve bir nişanlık bir düğünlük iki çift çok sövdü bize.
6. Şarkı türkü meselesi:
Bunun üzerine gerçekten zaman harcamak gerekiyor yoksa mekanın çalacağı “Ankara’nın
Bağları” şarkısı ve dolup taşan pist yüzünden hayattan soğuyabilirsiniz.
Amcalar enişteler dayılar çok bayılıyor böyle şeylere. Şaşırtıcı. İki kere
düşünün repertuvar hazırlarken.
Evet sevgili dostlarım. Aklıma
gelenler ve gözüme değenler bunlar. Sakın iki kadeh bir şey içmeden çıkmayın
insan içine zira ayık çekilecek şey değil tüm bunlar. Gecenin sonunda halk
tarafından kabul edilebilir bir çift olacaksınız, eğer çok kıymetliyse
gözünüzde. Videosu falan da çekiliyor sonradan izleyip gülünecek çok şey
bulacağınıza eminim. Gerçi arkadaşımın nişanlısı –artık enişte diyeceğim
kendisine ne kadar garip mk- geçenlerde Yalan Dünya dizisinin çektiği bölüm bir
şekilde silinince tüm oyuncuları toplayıp apar topar aynı bölümü tekrar çekme
çabalarını haberlerde okuduğunda nişan görüntüleri kaybolursa her şeyi baştan
yapmamız gerekecek dedi ve tarafımızdan büyük gazaba uğradı. Hehheh…
Hayatın yoran yanlarını yazacağım
diye başladığım blog, sonunda kadınlar kulübüne döndü gördüğünüz gibi. Haftaya
da çeyiz nereden alınır en iyi overlok –böyle mi yazılıyor ya?!?- nerede
yaptırılır gibi konularda yazacağım. Tez vakitte kısmetimi bulup çoluk çocuğa
karışırım bu gidişle. Yeey!
Şaka lan şaka, korkmayın. Nişan
yazacağım dedim diye yazdım yoksa bu hafta bir araba dolusu olay oldu, onu
yazarım belki haftaya. Ayrıca yaza doğru taşınmayı düşünüyorum, eğer sağda
solda güzel ev varsa haber ediverin sevabına…
Ps: Artık nişanlanmış olan
çiftimize mutluluklar diliyorum. Sağlam eğlendik. Olum çok garip ya, nişan günü
otelde hazırlanmaları için verilmiş odanın anahtarı bizdeydi mesela. Eskiden o
odaya alınmayan ufaklıklardık, ne ara o kadar yetkin olduk mk… Neyse, hepinizi
öpücüklere boğuyorum.
Haftaya görüşmek üzere!!
Xoxo!!!
Senjar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder