Bir yandan iple çektiğim diğer yandan nefret ettiğim bir
mevsim yaz. Heyecan dolu tatil planları, davetkâr deniz, incecik kıyafetler ve
belki tutkulu bir aşkın yanı sıra kavurucu sıcaklar, devamlı bir mayışıklık ve
günlük işlerin birer angaryaya dönüşmesi demek yaz. Parfüm seçiminde de
değişiklik yapmanın vakti. Bunaltıcı havalarla savaşmanın iki yolu var: Denge
prensibinden yola çıkarak ferah ve serinletici kokular kullanmak ya da yoğun
oryantaller ve baş döndürücü beyaz florallerle misilleme yapmak.
Demir tavında dövülür
Chanel
N° 19 eau de toilette (parfümör Henri Robert) adeta havuz
kenarında yudumlanan soğuk bir kokteyl. N°
5 erkeklerle her daim iyi anlaşan flörtöz sarışınsa N° 19, onun kitap kurdu ve mesafeli kumral kız kardeşi. İsmini
couturier Coco Chanel’in doğum günü olan 19 Ağustos’tan alan parfüm, ilk
nefeste Chanel’in imzası sıcak-soğuk aldehitler ve hayli yeşil galbanum ile
dikkati çekiyor. Büyük miktarda kullanılmış iris ve vetiver ile odunsu ve hafif
derimsi kalbi sümbül, müge ve gül aksanlarıyla süslü. Ana eksendeki iris
pudramsı bir his verirken vetiver ise yosunsu yönüyle yeşil şiprelere göz
kırpıyor. Genel olarak serin bir yapısı olan N° 19, cüretkar kadın ve erkeklerin beğenisine hitap ediyor.
Hermès
Jour d’Hermès (parfümör
Jean-Claude Ellena) şişeye hapsedilmiş güneş ışığı. Açılıştaki tatlı ve yoğun
portakala bahar çiçekleri müge ve sümbül katılıyor. Gittikçe zenginleşen parfüm
gül, yasemin, ylang-ylang ve sümbülteberi andıran; fakat bileşenleri net ve
ayrı ayrı kokmayan soyut floral bir kalbe sahip. Barındırdığı çarpıcı çiçeklere
rağmen şifon bir elbise kadar hafif. Portakal çiçeğinden kaynaklanan yumuşak
bir sabunsuluk mevcut. Zamanla duygulu misk ve balsamlara evrilen Jour d’Hermès, abartısız varlığına
karşın oldukça kalıcı. Güneşte ısınan ciltte çiçek açıp esansını yaymayı
bekliyor.
Christian
Dior Eau Sauvage eau de toilette (parfümör Edmond Roudnitska)
genellikle cisim ve drama yoksunluğundan göz ardı edilen eau de cologne
ailesinin öne çıkan bir üyesi. Hedione molekülü sayesinde yaratılmış havadar
yapısıyla birçok parfüme öncülük etmiştir. Limon ve bergamot gibi turunçgiller
ile aromatik fesleğeni, narin bir yasemin notasıyla birleştirerek mükemmel bir
denge yakalıyor. Ağırbaşlı lavanta ve vetiver ferah kompozisyona sıklet
kazandırıyor. Erkeklere pazarlanmasına rağmen her iki cinsiyetin de rahatlıkla
kullanabileceği Eau Sauvage, yakıcı
sıcaklara deva olmaya aday.
Çivi çiviyi söker
Serge
Lutens Ambre Sultan (parfümör
Christopher Sheldrake) kışın demirbaşlarından biri hâline gelmiş harikulade bir
amber parfümü. Her zamanki suç ortakları amber, vanilya ve balsamlara eşlik
eden aromatik Akdeniz otları sayesinde sıcağı bıçak gibi kesiyor. Kekik, defne
ve kişniş açılışıyla kişiyi makide çıkardığı gezinti kremsi sandal ağacı,
derivari labdanum, benzoin ve paçuli ile devam ediyor. Bitkisel notalar sayesinde
sıradan amberlerden sıyrılan ve daha az tatlı yapısıyla bunaltıcı olmaktan
kurtulan Ambre Sultan, tene çarpan
güneş ışınlarıyla aslını en hakiki şekliyle ortaya koyuyor.
By
Kilian Beyond Love
(parfümör Calice Becker) parlak ve modern bir floral. Misk ve vanilya
temeli üzerine olağanüstü güzellikte bir sümbülteber absolütüyle inşa edilen
parfüm, bu tensel çiçeğin doğadaki tüm yönlerini saf bir hâlde sunuyor.
Hindistan cevizi ile vurgulanan kremsi sümbülteber, yasemin ve portakal
çiçeğiyle daha da zenginleşiyor. Çiçeklerin yağlı ve yumuşak taç yapraklarının
yanında tatlı nektarları da unutulmamış. Işıl ışıl florallerle başlayıp ciltte
kaldıkça oryantal bir karaktere bürünen Beyond
Love, aşkın ötesinde yalnızca mutluluk olduğunu kanıtlıyor.
Lolita
Lempicka au Masculin
(parfümör Annick Ménardo) gourmand severlerin
favorilerinden Lolita Lempicka’nın
maskülen eşi. İçindeki anason, paçuli ve meyankökü, vanilyalı ve şekerli
patisserie akorunu dizginleyerek sıcaklarda daha kabul edilir olmasını
sağlıyor. Menekşeyle iris kompozisyona nefes aldırırken acımtırak notalar
enteresan bir karşıt nokta oluşturuyor. Bu etki sedir ve vetiver ile
destekleniyor. Feminen Lolita Lempicka’yı
fazla tatlı bulan; ancak yazın gourmandlardan vazgeçmek istemeyenler için
biçilmiş kaftan.
*Görsel: Le bonheur de vivre, Henri Matisse (1905-6)
M
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder